KONUŞMAYLA İLGİLİ EN ÇOK MERAK EDİLENLER!

,

Çocuğumuzun konuşmasında bir problem olup olmadığını öğrenmek için neler yapabilirsiniz? Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ayla Ebru Balçık yazdı.

1-Konuşma bozukluğu nedir, neden olur?

Bireyin konuşulanları anlama veya kendini ifade etme becerilerinden birinde ya da her ikisinde birden görülen sorunları dil ve konuşma bozukları çatısı altında değerlendirebiliriz.

Dil ve Konuşma bozuklarını tek bir nedene bağlayamayız. Yani gelişimsel bir nedene bağlı olmadan da ortaya çıkabilir. İşitme duyusunun kaybı, sosyal uyaran yetersizliği, zihinsel yetersizlik, otizm, kazalara bağlı travmalar (fiziksel-ruhsal) bir takım hastalıklar gibi dış etkenlere bağlı olarak da görülebilir.

2.En sık karşılaşılan dil ve konuşma problemleri nelerdir?

Çocuklarda en sık rastladığımız dil ve konuşma problemleri; konuşmanın gecikmesiyle birlikte çocuğun yaşıtlarından daha az miktarda iletişim kuruyor olması ya da sınırlı sözcük kullanımı, 2-3 yaşına geldiği halde sözcükleri anlaşılır bir şekilde sesletememesi yani “kedi” yerine “tedi” kullanıyor olması, en yakınındakiler haricinde çocuğun konuşmalarının anlaşılamıyor olması gibi çeşitli artikülasyon bozukluklarına son zamanlarda okul öncesi çocuklarda kekemeliğinde eşlik etmesi diyebiliriz.

3-Konuşma ve dil gelişim aşamaları neler? Hangi ayda kaç sözcük olmalı vb

Çocuklarda dil gelişimi, doğuştan itibaren refleksif seslerle başlıyor. Bir bebeğin acıktığında ya da gazı olduğunda, anneyi istediğinde ağlaması ilk iletişim becerisidir diyebiliriz. İlk aylarda ağlama miktarının azalmasıyla birlikte 2. Ay gibi yerini cıvıldamalar almaya başlar. 3. Aydan itibaren bu cıvıldamalar sesli-sessiz harf bileşenlerine dönüşür. Bu ayda bebekten annesinin sesine yönelmesi, sesli gülücükler atması beklenmektedir. 6.ay ile birlikte bebek seslerle-yüzler arasında bağlantılar geliştirebilir. 8.aylık bir bebek sesli-sessiz harflerin bileşenlerini kullanarak iki heceli kelimeler (ba-ba,da-da,ma-ma vb.) üretebilir. Biz bu döneme babıldama dönemi diyoruz. 10 aylık bir bebek artık ilgi çekmek için sözel ve fiziksel tepkiler göstermeye başlar, sesini farklı durumlarda yükseltebilir. 10-12 .ay sonrasında bebek fiziksel ve sözel ifadelerle istekte bulunmaya başlar. Eğer bir çocuğun işitsel bir problemi ya da farklı bir iletişim problemi varsa bu aylarda daha fazla fiziksel işaretler, daha az sözel ifadelere rastlıyoruz. Yine bu aylarda “Hayır” sözcüğünün anlamını kavraması beklenir.

Çocuk bir yaşından itibaren artık adını tanır ve söylendiğinde tepki verebilmelidir. Ses tonunu durumlara göre değiştirebilir. Yansımalı sözcük( hav hav,düt düt vb.) kullanımlarına başvurur. Daha fazla sesli harf kullanımına yönelir. Nesne adlandırmalarına başlamasını bekliyoruz yine bir yaş itibariyle. Nesne adlandırmalarına 13.aya doğru fiillerin de ekleme aşamasına geçer. (Su ver, anne gel, baba gitti vb.)

12.aydan itibaren her ay 3-4 kelime eklenerek konuşmanın hacminin artmasını bekleriz. Çocuğun Kendisine söylenen yönergeleri yapmada istek ve motivasyonunun arttığı 18.aya doğru artık zamir kullanımlarına ve zamir çeşitliliğine (benim-onun vb.) rastlıyor olmamız gerekmektedir. Bir çocuk 2 yaşına doğru sıfatları (büyük,uzun,kırmızı vb.) tanır. 2 yaşında bir çocuğun aktif olarak kullandığı minimum 50 kelimesi olmasını bekleriz. 24 – 36 ay arası dönemde ortalama 200 kadar sözcük ve üç- dört kelimeli cümleler kulanabilir olması gerekmektedir. Basit sorular sormaya başladığı bir dönemde olan çocuk, kendisine yöneltilen basit sorulara “evet”-“hayır” gibi cevaplar verebiliyor olmalıdır. 3-4 yaş civarında genelde ebeveynleri bunaltacak kadar çok soru sormaya başlar. Kullandığı cümle yapısı sentaktik olarak bir yetişkininkine yakın olup 5-6 sözcükten oluşur. Zaman kavramını tanımakla birlikte sözel olarak bunu doğru yada yanlış ifade etmeye başlar. Zaman algısının gelişmesiyle birlikte 4-5 yaşında cümlelerinde zamanı ifade eden sözcükler kullanır( Yarın parka gideceğiz vb.)

Artık 5 yaşındaki bir çocuğun zaman algısını fiillere yansıtabilir konuşma çıktılarına, cümlelere sahip olmasını bekleriz. Spontan ve ihtiyaca yönelik konuşmaların, sözel dışında hikaye, öykü oluşturmaya başladığı bir döneme girmektedir. Artık 5 yaşından sonra çocuğun karmaşık dilbilgisi yapısını kavrayarak kullanmaya başladığını görürüz.

4-Çocuğun konuşma gelişimini etkileyen bileşenler neler?

Çocuğun dil ve konuşma gelişimini etkileyen faktörleri sadece çevresel ya da sadece genetik olarak sınıflamak doğru olmaz. Çocuğun genel gelişimi, sağlığı, yaşadığı sosyal çevre , temas içinde olduğu iletişim miktarı da son derece etkilidir. Dil ve konuşma becerisi edinilen bir beceridir. Yani özellikle öğrenmemize gerek kalmadan, sosyal modelleme yoluyla kazanılan bir beceridir. Şöyle ki; bebek ebeveynle daha fazla iletişim içinde olduğu sürece modelleme ve taklit becerileri de o oranda gelişecektir. Ya da telefon ve televizyona ebeveyninden daha fazla maruz kalan bebek bir monolog yaşayacağından en temel sosyalleşme ihtiyaçları giderilemediğinden haliyle dil ve konuşma gelişimi de ilk etkilenen gelişim alanı olacaktır.

5-Tedavinin gecikmesi iyileşme süresine nasıl etki ediyor?

Öncelikle ailelerin çocuklarının dil ve konuşma gelişimlerinin yaşıtlarıyla eş zamanlı ilerleyip ilerlemediğini fark etmeleri çok önemli. Kısacası tedaviye en yaygın geç kalınma nedeni ailenin çocuğun konuşmasında bir problem görememesi oluyor. Bazen ailelerin çok hoşuna gidebiliyor çocuklarının yarım konuşmaları ya da halk arasında ki tabirle hafif peltek konuşmaları. Fakat unutulmamalı ki konuşma da bir davranış ve bir davranış ne kadar yerleşik hale gelirse değişikliğe o oranda dirençli oluyor. Beni konuşma döngüsü diye tanımladığım bir döngü var; çocuk konuştuğu gibi duyuyor ve kendi konuşmasını duyduğu gibi konuşmaya da devam ediyor. Okul öncesi dönem de, belki 3-5 ay içerisinde bir dil ve konuşma terapisti ile çözülebilecek ufak bir konuşma problemi, derinleşerek üzerinde yıllarca çalışılmayı gerektiren hem anlama hem de ifadeyi etkileyen beceri problemlerine dönüşüyor.

6-Konuşamamak ve derdini anlatamamak çocuğun davranışlarına nasıl yansıyor?

Çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemine göre kendini ifade etme ihtiyaçları da farklılaşıyor. 2 yaşındaki bir çocuğun temel ihtiyaçlarını ifade edememesi yüzünden yaşının gerektirdiğinden daha fazla ağlamaya başvurması, 4-5 yaşında ki bir çocuğun anaokulunda arkadaşları tarafından anlaşılamayınca hırçınlaşması ve saldırganlaşması ya da daha içe dönük bir çocuk olması, ilkokulla birlikte de konuşma problemlerine okumanın anlaşılmazlığı eklenince çocukta belki de psikolojik destek almaya varacak nokta da özgüven eksikliği sıklıkla rastladığımız durumlar diyebiliriz.

7-Ne zaman bir problem olarak görülmeli ve uzmana danışmalı?

Dil ve Konuşma terapisti sadece problem olduğu zaman başvurulması gereken bir uzman olarak görülmemeli. Önleyici bir hizmet tanımımız da var. Çocuğumuzun konuşmasında bir problem olup olmadığını öğrenmek ya da bir problem olmaması için neler yapılabileceğimiz konusunda da bir uzmana başvurulabilir. Fakat daha spesifik bir cevap olacak ise çocuğunuzun gelişim dönemlerini takip edip dil ve konuşma gelişinin yaşıtlarıyla ne oranda paralel gittiğine dikkat etmeliyiz. Zamanla konuşur ya da zamanla söyleyemediği sesleri çıkarır algısının çok da doğru bir algı olduğunu söyleyemem.

8-Çocuğunuzun konuşmasına destek olmak için evde yapılabilecek alıştırmalar neler?

İlk bir yaşına kadar; ilk günden itibaren bebeğinizin sizi anlayıp anlamadığına bakmaksızın bol bol yüz yüze konuşun. Beslerken, yıkarken, bezlerken, yanınızda olsun olmasın her an sözel bir uyaran birçok iletişim ihtiyacını karşılayan en temel bileşendir diyebiliriz. Yine bu zaman diliminde farklı seslerin farkına varmasını sağlayabilirsiniz. Çıngırak, sesli oyuncaklar gibi. Ses tonunuzu değiştirerek kullanmanız da yine çok etkili olacaktır. Bebeğinizin söylediklerini tekrar etmek de sözel çıktı miktarını arttırmaya yardımcı olacaktır. Her şeyin adını söylemek, çok miktarda nesne tanıtmak sözcük literatürünü geliştirmesine katkı da bulunacaktır. Farklı ninniler ya da çocuk şarkıları da müzikal taklit becerilerini geliştirerek tempo ve ritim duygusunu geliştirecektir.

12-24 aylarında bebeğimizin artık sözcük çıktıları daha gerçeğe yakın olacağından taklit seslerinin ardından gerçek nesne isimlerini bol miktarda kullanmak faydalı olacaktır. “Anne düt düt” dediğinde “Evet annecim araba” gibi. Artık bebeksi konuşmaktan çok bir yetişkine konuştuğunuz sesletim beceriyle konuşmak çocuğunuzun ses-nesne eşleştirmelerine yardımcı olacaktır. Cümlelerini mümkün olduğu kadar sade ve basit tutmamız bebeğimizin bizi anlamaya çalışmasına yardımcı olacaktır. Konuşmalarımızda basit olmakla birlikte sözcük çeşitliliğine de önem vermemiz sağlıklı olacaktır. Mesela işaret ederek gösterdiği bir topu “Kırmızı topu mu istiyorsun-mavi  topu mu istiyorsun?” gibi. Oyuncaklarla oynarken onları konuşturarak model olmanız da modellemelerini arttırıcı rol oynayacaktır. Bazı kelimeleri yanlış söylediğinde düzeltirken onun kullandığı yanlış kelimeyi kullanmadan düzeltmek doğru kullanımını arttıracaktır. “Anne tedi geldi”- “Evet kedi geldi,” gibi.

36 aydan itibaren oyun becerilerini destekleyerek, ona kısa hikayeler okuyup basit sorular sorarak, artık kurabildiği uzun cümleleri dinleyerek ve sorduğu onlarca soruya yanıt vererek destek olabilirsiniz.

3-5yaş arasında da sosyalleşme ihtiyaçları sadece ebeveynle sınırlı kalmayacağı için yaşıtlarıyla zaman geçirmesine imkan tanımak çocuğunuzun ilkokuldaki akademik becerilerine de katkı sunacaktır.