EZBER BOZAN YÜZME ŞAMPİYONU: CENK KEÇOĞLU

Cenk KEÇOĞLU’na down sendromu teşhisi konduğunda doktorlar ailesine okuyamaz, konuşamaz, yürüyemez demişlerdi. Cenk bunların hepsini başarmakla kalmadı, 120’den fazla açık su yarışına katılan bir yüzme şampiyonu oldu. Haliç Üniversitesi BESYO Rekreasyon bölümü öğrencisi olan Cenk KEÇOĞLU ve annesi Kübra KEÇOĞLU ile yaşadıklarını konuştuk.

Kübra Hanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba Ben Kübra Keçoğlu 35 yıllık diş hekimiyim iki tane oğlum var.

 Nasıl bir hamilelikti sizinkisi?

Yirmi altıncı haftaya kadar her şey normaldi, üçlü tarama testi gayet normaldi fakat yirmi altınca haftadan sonra çocukta gelişme geriliği olduğunu söylediler, erken doğum tavsiye ettiler. Üç doktorun kontrolündeydim ve otuz beşinci haftada doğum yaptım.

 Doğumdan sonra down sendromlu bir oğlunuz olduğunu hemen öğrenmiş miydiniz?

Doğum öncesi bilmiyorduk. Doğumdan yirmi sekiz gün sonra Cenk’in çok çabuk yorulmaları, sürekli uyuması, beslenirken güçlük çekmesi ve dilinin sürekli dışarda olması kaslarının gevşek olması gibi özelliklerinden dolayı test yaptırdık. Yirmi sekizinci günde down sendromlu olduğu belli oldu. Doğduğunda cariotype downlulara hiç benzemiyordu

Bundan 20 yıl önce down sendromu ne kadar biliniyordu ülkemizde? Oğlunuz için neler yapmanız gerektiğini kolay öğrenebilmiş miydiniz?

Pek bilinmiyordu ya da böyle çocuğu olanlar hep gizliyordu. Ben öğrendiğimde kendi doktorumuzdan gelişimi iyi çocuklarla bizi tanıştırmasını istedim. Bir iki aile tavsiye etti. Öncellikle telefonda görüştük sonra da tanışmaya gittik. Özellikle bir ailenin yaptıkları çok ilgimi çekmişti ve onların önerisiyle bazı çalışmalara (fizik tedavi, duyu bütünleme, dil terapisi, ince motor becerileri) başladık ama benim içim rahat değildi. Yurt dışı bağlantılarımla ilişkiye geçerek Amerika’da neler yapabileceğimizi görmek istedim. Bu amaçla da Cenk 15 aylıkken ABD’ye gittik. Orada benzeri desteklerle birlikte su terapilerine başladık suyu çok sevince de ilk havuz maceralarımız başladı.

 O yıllarda Amerika ve Türkiye’nin, özel gereksinimli bireylere bakışında nasıl farklar vardı?

Birincisi; ABD ekonomik anlamda bizim için daha kolay oldu. Beyan ettiğim maaşın yeterli olmadığını düşündükleri için hizmetleri bedelsiz almaya başladık. Fakat dört ay sonra benim orda çalışmamın mümkün olmadığını öğrendiğimde ülkeye geri döndük. Zaten yol haritamız da belli olmuştu. Döndüğümüzde Cenk yürümeye başlamıştı. konuşma terapisinin üzerine çok gittik bir de İkincisi Amerika’da terapist sayısı çok fazla, istediğinizi seçmeniz için önümüze terapist kataloğu koyup bizim seçmemizi istediler. Üçüncüsü; ülkeden ayrılacağımızı öğrendiklerinde benim adıma araştırma yapmışlar ve ülkemizde çalışabileceğimiz terapistleri tavsiye ettiler. Hatta döndüğümde onların tavsiye ettiği bir dil terapisti ile de uzun yıllar çalıştık.

Cenk yüzmede başarılar kazanmadan önce “yapamaz, başaramaz” gibi hissettiren insanlar oldu mu hiç?

Çoooook! En başta teşhis konduğunda görüştüğümüz doktor okuyamaz, konuşamaz, yürüyemez, yüzemez gibi şeyler söylemişti. Etrafta ve çevremizde, prematüre doğduğunu ve gelişim geriliği gördükleri için hiç inançları yoktu. Hele ki anaokulu bulmak çok zordu. Bir diğer zorlandığım durum eğitim hayatına başlarken oldu okuyamaz, akranlarına uyum sağlayamaz deniyordu. Bir anaokulu için yirmi beş-otuz arası kurumun kapısını çaldık.

 Anne olarak en büyük destekçileriniz kimlerdi?

Başta ailem, öğretmenlerimiz, antrenörlerimiz, özel eğitim hocalarımız ve arkadaşlarım.

 Down sendromu ile ilgili hala yanlış bilinenler var mı?

Tabii ki var.  Bunu bir hastalık olarak düşünenler var. Hatta değişik tedavi yöntemleri önerenler var. Asla saldırgan değiliz ama böyle düşünenler var. Eğitim ile çok iyi yerlere gelebilirler, bunu kabul etmeyenler var. Çok özel yetenekleri var fakat bunları geliştirmekte çok zorlanıyoruz. Okullarda bulaşıcı hastalık gibi davranılıyor hala.

 20 yıldır down sendromlu bireyler için aşamadığımız eğitim ve sağlık sorunları neler?

Eğitimde eşitlik yok, hala kabul etmeyen anaokulu, ilkokulu, ortaokulu, liseler, üniversiteler mevcut. Bütünselleştirme eğitimi ile hem down sendromlu çocuk akranları ile birlikte olur hem de akranı olan normal çocuklar toplum içinde yaşayan engelliyi daha yakın tanımış olurlar. Yani eğitim ve sosyal hayat toplumun içinde olur. Toplumun bu çocukları kabullenme sürecine katkıda bulunmak lazım. Devlet hastanelerinde açılacak down sendromlu birimleri ile yıllık sağlık kontrolleri daha düzenli yapılabilir, engelli raporu almak çok zor, bunlar kolaylaştırılabilir.

 Cenk’in ilkokul ve lisede nasıl bir eğitim hayatı oldu?

Cenk’in eğitim hayatı RAM’dan aldığımız raporla kaynaştırma öğrencisi olarak devam etti. Anaokulundan sonra yedi yaşında ilkokula başladı; hatta ilkokulun birinci sınıfın birinci döneminde okuma-yazma öğrendi sınıftaki normal çocukların beş tanesi ikinci dönem öğrendi bunun için evde de destek veriyorduk, bir ilkokul sınıf öğretmeni okulda yapılanları evde tekrar ediyordu böylelikle arada ki geriliği kapatmaya çalışıyorduk.

Arkasından ortaokulu da benzer bir şekilde tamamladı. Liseye gelince TEOG sınavından aldığı iyi puanla Etiler Turizm Anadolu Meslek Lisesi’nin aşçılık bölümünü başarıyla tamamladı. Sonra Üniversite için girdiği sınavdan aldığı puan ile yetenek sınavını da geçerek şu anda okuduğu Haliç Üniversitesi BESYO-Rekreasyon bölümü öğrencisi olmayı başardı.

 Cenk’in yüzmeye yeteneği olduğunu nasıl fark ettiniz?

Küçük yaşta Amerika’da su terapileri önermişlerdi oradan suyu çok sevdiğini anladık. Su sevgisi de bizi havuz ve açık deniz yarışlarına taşıdı.

 Oğlunuzun antrenman yapabileceği bir havuz bulmanız kolay oldu mu?

Türkiye’ye döndükten sonra maalesef yüzebileceğimiz bir havuz bulamadık. Havuzlar için olan engelli saatleri de çok erken olduğu için (07:00-08:00) kullanamadık. Babamızın isteği ile evin bahçesine havuz yaptırdık. Böylece özel dersler ile yüzmeye başladık. Daha sonra engelli eğitmeni Dr. Duran Arslan ile yürümeye başladık ve devam ediyoruz.

 Diş hekimisiniz… Çalışan bir anne olmanın bu süreçte artıları nelerdi? Zorlayıcı yanları nelerdi?

Teşhis sonrası ben mesleği bırakmış idim. Daha sonra nöro-genetikçimizin tavsiyesi ile tekrar işe başladım. İş benim için belirli bir süre için bile olsa bir enerji toplamasına sebep oluyordu. Yoksa insan kendine ve çocuğuna fazlaca üzülüyor ve gereksiz takıntılara giriyor. Ama çalışırken de hep aklınız çocuğunuzda oluyor. Tabii çalışmak ekonomik özgürlük de getiriyor.

 Ailelerimiz çocuklarının ellerinden gelenin en iyisini yapması için çok çalışıyor. Ama bazen çevrelerinden sanki çocukları hiçbir şey yapamazmış da onları boşuna zorluyorlarmış gibi tepkiler alıyor ve moralleri bozuluyor. Pes etme noktasına gelmiş ailelerimize buradan ne söylemek istersiniz?

Bunu bir örnek ile açıklamak isterim: İki ayağını birleştirip küçük bir engel atlayabilsin diye bir yıl boyunca her pazar günü karı-koca bir atletizm parkuruna götürdük.

O atlayıp engeli geçtiği gün bütün çektiğimiz sıkıntıları unuttuk. Bizim çocuklarımız eğitilebilir ve öğretilebilir gruptalar ama çok sabırlı olmamız gerek ve de çocukların sevebilecekleri yetenekleri olan şeylerle uğraşmak kısa sürede sonuçlardan verdiğinden daha motive edici olacaktır.

 Bundan 20 yıl önce Cenk’in üniversiteli olacağını düşünüyor muydunuz?

Bırakın üniversiteyi, okuyup okumayacağını, konuşup konuşmayacağını, yürüyüp yürüyemeyeceğini, spor yapıp yapamayacağını bile düşünemiyordum. Ancak ilkokula başlayıp ilk dönemde okumaya başlayınca kendime bir söz verdim, sonuna kadar gideceğim diye. Üniversite sınav sonuçları açıklanıp kazandığında oğluma bütün emeklerimi helal ettim.

CENK KEÇOĞLU

Cenk seni tanıyabilir miyiz? Kaç yaşındasın? Nerede okuyorsunuz?

Merhaba ben Cenk Keçoğlu yüzücüyüm 22 yaşındayım Haliç Üniversitesi BESYO Rekreasyon bölümü son sınıf öğrencisiyim.

Üniversitede okumayı sevdin mi?

Evet, sevdim bir sürü arkadaşım var. Hocalarımı çok seviyorum. Üniversite okurken çok eğleniyorum.

 Yüzmeye kaç yaşında başladın?

Yüzmeye 1,5 yaşında başladım hala yüzüyorum. Spor bana disiplin, çalışma azmi, kazanma duygusu ve dostluklar kazandırdı.

Haftada kaç gün antrenman yapıyorsun? Nasıl çalışıyorsun?

Haftada beş gün antrenman yapıyorum. Bazı günler fitness bazı günler yüzme bazı günler de sabah yüzme öğleden sonra fitness antrenmanlarım yoğun geçiyor.

Yüzmeden ne zaman Türkiye şampiyonu oldun?

2015,2016,2017,2018 Liseler Arası Türkiye Şampiyonuyum, 2016 yılında TOSSFEED Türkiye şampiyonu oldum.

 Yüzmede hangi başarıları kazanmak istiyorsunuz?

Yeniden Türkiye Şampiyonu olup Milli olmak istiyorum. En fazla açık su yarışlarına katılan özel sporcuyum. Boğaz’ı geçtim, Van’da yüzdüm, Kıbrıs’ta yüzdüm, Karettelarla yüzdüm. 120’den fazla açık su yarışına katıldım. Bu rekorumu daha da geliştirmek istiyorum. Spor ve eğitim engelleri aşmamda bana yardımcı oldu yüzmeye devammm.

Gelecekte neler yapmak istiyorsun?

Antrenör olmak istiyorum. Yüzme bilmeyen çocuklara yüzme öğretmek istiyorum Duran hocam ile beraber çok güzel yüzme öğretirim