Merhaba ben Eren
“Eren’im şu an 11 yaşında.
İlk çocuğum olan Arda’nın kardeş istiyorum baskısıyla Eren’imi dünyaya getirdik. Doğduğunda hiçbir problem yoktu, her şey çok güzeldi. Arda’m kardeşi olduğu için çok ama çok mutluydu.
Eşim ve ben de çok mutlu oluyorduk onlara bakınca. Evde bebek sesi duymayalı 7,5 yıl olmuştu , her şey o kadar güzeldi ki. Ta ki Eren’im 1,5 yaşına gelene kadar. Eren’de farklılıklar oluşmaya başladı.
Bizimle ilgilenmemeye başlamıştı, etrafında olup bitenleri görmüyor gibi tepkisiz kalıyordu. Neden soruları kafamı sürekli kurcalar olmuştu. Daha sonra pedagoga götürmeye karar verdim. Aile büyükleri kuruntu yaptığımı ve dedesinin de geç konuştuğu gibi sözler ile doktora gitmeme gerektirecek bir şey olmadığını iddia ettiler.
Ama benim içim hiç rahat değildi, bir şeyler yolunda gitmiyordu bunun nedenini öğrenmek için pedagoga götürdüm. Hiçbir problem olmadığını söyledi ve anaokuluna göndermem için beni yönlendirdi. Yaklaşık 5 ay anaokuluna gönderdim. Ama içim hala rahat değildi, anaokulundaki psikolog da “Çocuğunuzda bir şey yok içiniz rahat olsun başka doktora götürerek kafanızı karıştırmayın” dedi ama annelik hissi işte kafam zaten karışmıştı. İçim içimi yiyordu neden neden neden? Bir sorun var evet biliyorum ama neydi?
Daha sonra çok ünlü bir çocuk psikiyatristi duydum. Muayene ücreti çok yüksekti ama ne yapıp edip götürdüm. Gitmeden önce bizden Eren’in doğumundan bu yana olan yaklaşık 4 sayfalık bir testi doldurup mail atmamız istendi doldurup gönderdik. Nihayet randevu günü geldi (Aslında biz gitmeden bile teşhis konmuştu.).
Doktor Bey hem bize bazı sorular soruyor hem de bir yandan Eren’i gözlemliyordu ve sordum; “Oğlumuzda ki problem ne?” diye. Ve yüzümüze kalbimize ciğerimize yapışan tokat gibi bir cevap geldi: OTİZM O kadar beynim döndü ki bir an otizmin ne olduğunu anlayamadım, dönüp eşimin suratına baktım. Eşimin gözünde akan yaşları görünce ne oluyor otizm ne diye ağlamaya başladım. Eşim kafasını önüne eğerek “otistik” dedi. O an beynimde şimşekler çakmaya başladı, sanki kalbim yerinden çıkacak gibi oldu, boğazım düğüm düğüm olmuştu. “Olamaz olmamalı” dediğimi hatırlıyorum. Eren’ime bakarak eşime ‘Ne olur doğru değil de.’ dedim. Oradan ayrıldık taksiyle 40 dakikada gittiğimiz yolu yürüyerek eve geldik. Yolda eşimle tek kelime dahi konuşmadan, sadece Eren’imin suratına bakarak olamaz olamaz diyerek ağlıyordum. Abisine bu durumu nasıl açıklayacaktık ilk başlarda sakladık. Eşimle birlikte 2 gün boyunca uyumadan sabahlara kadar otizmi araştırdık, farklı gruplara üye olduk, otizmli çocukların videolarını izledik. Her izlediğimiz videodan sonra biraz daha çaresizliğe düşüyorduk.
Daha sonra bu şekilde hiçbir şey elde edemeyeceğimizi anladık ve bir an önce eğitimlere başlamalıyız dedik. Eren’imin sorununa çözüm bulmaya çalışırken o eğitim bu eğitim derken farkında olmadan büyük oğlum Arda’yı ihmal etmiştik.
Yaklaşık 1 yıl sonra asla unutamayacağım bir olay ile karşı karşıya geldik. Gecenin bir yarısı eşim ile yine oturmuş Eren’in eğitimleri ile ilgili konuşurken; Arda geldi yanımıza ‘Yeter artık yeter boğuluyorum farkında değil misiniz keşke kardeş istemeseydim hep onunla ilgileniyorsunuz benimle ilgilenmeniz için benimde mi otistik olmam gerekiyor?’ diyerek haykırdı ve ağlamaya başladı. O an bir kez daha yıkıldım Arda haklıydı Eren’i düşünmekten onunla hiç ilgilenemiyorduk. Gözyaşları içinde Arda’ya sarılmak istedim ama beni iterek odasına gitti. O kadar çok çaresizdim ki ne yapacağımı bilemiyordum artık.
Yıllar bu şekilde geçip gidiyordu.
Bir yandan Eren’i hayatın içine katmaya çalışırken diğer yandan da Arda’ya Eren’in özel bir çocuk olduğunu anlatmaya çalışıyordum.
Ve bir de aile büyüklerinin baskısı üzerimde ‘Eren’in hiçbir şeyi yok boşuna eğitimlere götürdüğümü ve zamanımı ve parayı boşuna harcadığımı’ söylüyorlardı. Bir süre sonra antidepresan ilaçlar kullanmaya başlamıştım ayakta durmam gerekti biliyorum asla çaresizliğe kapılmamalıydım ben güçlü olursam çocuklarımda güçlü olacaktı.
Hiç kimse beni bu mücadelede alıkoyamazdı.
Eğitimlere giderken insanların o tuhaf bakışları, kulaktan kulağa fısıldaşmaları ve hatta Eren ağladığında rahatsız olanlar; bize otobüsten inip taksiyle gitmemizi söyleyerek onları rahatsız etmeye hakkımızın olmadığı söyleyenler… Daha yazamadığım çok şeyler yıllar bu şekilde geçip gitti…
Çok şükür Eren’im iyi bir noktaya geldi şu an 11 yaşında 5.sınıf kaynaştırma öğrencisi… Tüm ailelere sesleniyorum “Ne olursa olsun asla ama asla pes etmeyin ve çevrenizdeki insanların bakışları sözleri tavırları asla umursamayın.. Yolunuza devam edin.. Evet bazen ayağımıza taşlar takılıp düşebiliriz yine kalkın üzerinizi silkeleyin ve yola devam edin…”
Otizmi belki hiçbir zaman hayatımızdan çıkartamayacağız ama eğitimle çocuklarımızı gelebilecekleri en iyi noktaya getirebiliriz. Eren’in şimdi bir hayali var ‘Marmara Üniversitesine gideceğim okuyacağım ve kendime siyah BWM alacağım.’ diyor Eren’imden bunları duyunca şu ana kadar yaşadığım tüm sorunları unutuyorum dünyanın en mutlu annesi oluyorum.