HANDE HAMDİYE ÇANKAYA: “KENDİNİZİ VE ÇOCUKLARINIZI ÇOK SEVİN”

Oğlunun serebral palsili olduğunu öğrenen Hande Hamdiye Çankaya tüm yaşamını değiştirmiş bir anne. Yeniden üniversite sınavına girmiş ve sınavı kazandıktan sonra üniversiteyi bitirmiş. Şu anda İstanbul’da bir devlet okulunda özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1978 Kayseri doğumluyum. İlkokulu Kayseri Talas’ta, orta ve lise eğitimimi ise Mersin’de tamamladım. Üniversite lisans eğitimimi Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde 2001 yılında mezun olarak bitirdim.

2002 itibariyle Güneş Sigorta Genel Müdürlüğü Sağlık Departmanında yönetici pozisyonunda görev aldım. 2007 yılında eşim Erol Çankaya ile evlendim. 2008 yılında büyük oğlum Ege dünyaya geldi. 3 yıl sonra 2011 yılında Deniz Alkan dünyaya geldi. Deniz’in ailemize katılmasıyla birlikte eksik olan parçamızda tamamlanmış gibi bizim için bambaşka bir hayat başladı. Bu süreçte çocukların küçük olmasından dolayı iş hayatına ara verdim. Deniz’in dünyaya gelmesiyle birlikte tarihte kullanılan M.Ö. ve M.S. terimine benzer bende D.Ö. ve D.S. (Deniz’den Öncesi ve Deniz’den Sonrası olarak) hayatımızda milat oldu diyebilirim.

Her çocuk dünyaya geldiği ailesine yeni bakış açısı kazandırır. Bizim hikayemizde Deniz’in ailemize katılmasıyla birlikte zihinsel bir devrim oldu ve yepyeni bakış açıları kazandırdı. Geçen süreç içerisinde İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nü okudum. Şu anda da İstanbul’da bir devlet okulunda Özel Eğitim Öğretmeni olarak görev yapmaktayım.

Çocuğunuzda farklı giden bir şeyler olduğunu ne zaman anladınız?

Çocukluk aşılarından 3’lü karma aşıyı yaptırdıktan sonra Deniz soğuk havale geçirerek felç geçirdi. Tabi biz bunu anlayamadıķ. Sadece biz de değil, hastane çocuk acil bölümünde anlayamamışlardı. Gece hastanede göğüs filmleri çekildiğinde, tıkanıklığı soğuk algınlığı olarak değerlendirildi. Ertesi gün özel çocuk doktoruna götürdük. Maalesef beyindeki hasarı ne hastane ne de çocuk doktoru anlamamıştı. Ta ki 7. ayımızda bir aile ziyareti için Antalya’ya gidene kadar. Bu yolculukta uçakta bir atak geçirdi. Ben orada verdiği tepkileri ve hareketlerini hava boşluğuna düşmemize bağladım. Bu düşünceyle endişelenmemiştim. Antalya’da 2 gün kaldıktan sonra İstanbul’a evimize döndük ve Deniz evde de uçakta olduğu gibi bir atak geçirdi. Tabii hemen çocuk doktorumuzu aradım ve olayı anlatım. Çocuk doktorumuz Sevda Hanım hiç vakit kaybetmeden hemen muayeneye çağırdı. Deniz epilepsi nöbeti geçiriyordu. Doktorumuz hiç vakit kaybetmeden bizim için bir profesör ile randevu oluşturuldu.  O randevuya gittiğimizde ve Serebral Palsi ile tanıştık. Hoca beyin MR’ı çekiminden sonra hücre kaybımızın çok olduğunu sol beynin konuşma ve yürüme merkezinin çok etkilendiğini söyledi. Hatta bu çocuk yürürse de konuşamaz, konuşursa da yürüyemez demişti. Bu teşhis bize bir anne ve baba olarak çok ağır geldi. Hiç unutmam muayenesinden çıktığımızda apartmanın kapısında eşimde bende yığılıp kalmıştık. Bu sözler bizim için büyük bir yıkım olmuştu. Eşim benden daha kötü durumdaydı. Benim kendimi bırakmamın zamanı değildi çünkü 3 yaşında başka bir daha çocuğum ve Deniz vardı. Hoca’nın sözleri hiçbir zaman kabul etmedim. Benim çocuğum hem konuşacak hem de yürüyecekti. Ben buna gerçekten çok inanmıştım ve eşime, aileme de bu inancı aşıladığımı düşünüyorum. O saatten sonra ailemiz seferberlik ilan etti  🙂

İstanbul’un en iyi ekibini kurduğumuz söyleyebilirim. Nöroloğumuz, ortopedistimiz, fizyoterapistimiz ve beyin cerrahımız ile uzun bir yolculuğa başladık. Deniz’in epilepsi nöbeti nöroloğumuz tedavisine başladıktan sonra ilk 15 gün içerinde durmuştu. Deniz o zaman 8 aylık olmuştu. Biz aynı zamanda West Sendromu’ndan çıkan ender vakalardan da biriydik. Beyin cerrahı hocamız bize Çin tıbbi uygulamaları yaptı ve 2.5 yaşında Deniz hiç operasyon geçirmeden yürümeye başladı. Tabii bunun yanında küçük küçük cümleler oluşturmaya da başlamıştı. Bu süreçte ben de neredeyse bir fizyoterapist bilgisine sahip olmuştum. Beyinle ilgili tüm araştırmaları ve makaleleri okumaya gayret ediyordum. Açıkçası tüm yaşantımızı bu uğurda şekillendirmiştik.

Bilmeyenler için serebral palsi nedir?

Serebral Palsi, 0-5 yaşları arasında meydana gelen beyin hasarı sonucu oluşan klinik tablodur.

Bu zamana gelene kadar çok kişi tanıdım, çok aile ile konuştum. Hikayelerini dinledim. Hayatım boyunca hep birilerine yardımcı olmam gerekiyormuşum gibi hissettim. Yardımlaştıkça hayat kolaylaşacak gibi geldi bana.

Tanıdan sonra hayatınızda ve hayata bakışınızda neler değişti?

Tanıdan sonra hayatımız tamamen değişti. Ev ortamımız bir fizik tedavi merkezine dönmüştü. Beslenme şeklimiz, alışkanlıklarını, psikolojimiz ve arkadaş çevremiz tamamen değişmişti.

Çevreniz, aileniz, akrabalarınız ve arkadaşlarınız haberi nasıl karşılamıştı?

Genellikle herkes bizi anlıyor ve ellerinden geldiği kadar da yardımcı olmaya çalışıyordu. Fakat Deniz’in iyileşemeyeceğini düşünen çok arkadaşlarımız olduğunu da duyuyorduk. Bunu açıkça yüzümüze söylemeseler de, kulağımıza geliyordu. Bu duyduklarımı beni üzmek yerine aksine başarabileceğimize dair inancımı daha da kuvvetlendiriyordu. Biraz da kimin gerçek dost olduğunu anlamama yardımcı oluyordu. En büyük destekçilerimiz ailemiz ve can dostlar olmuştu.

Bu süreçte ihtiyaç duyduğunuz sosyal desteği bulabildiniz mi?

Deniz’in durumunu hiçbir zaman çevremden saklamadım. Saklamadıkça yollar bize kollarını açtı. Derdini söyleyen dermanını çabuk buluyor.

Kendi hikayenizden yola çıkarsanız… Bir serebral palsili çocuk annesine nasıl destek olunabilir?

Kendi hikayemden yola çıkarsam, öncelikle baba faktörü burada çok kıymetli. Eşini ve çocuklarını sevip sarmalayan bir eş ve babaya sahipse anne ve çocuk bu süreçte maça +1 ile başlıyor. Bu bahsettiğim konu sadece Serabral Palsili çocuklar için de geçerli değil. Özel gereksimli olan tüm vakalar için geçerli. Baba ve anne omuz omuza, kalp kalbe olursa süreçte karşınıza çıkan engeller kolay aşılıyor.

Özel gereksinimli bir çocuk annesine asla söylenmemesi gereken şeyler neler sizce?

Allah büyük, sabır versin… Bu söz benim kalbimi hançerleyen tüylerimi diken diken eden bir sözdür. Kime göre neye göre sabır?

Sizin sadece kendi çocuğunuz için değil başka çocuklar için de elinizden geleni yapmaya çalıştığınızı gördüm. Bu sizin için neden önemli?

Bu zamana gelene kadar çok kişi tanıdım, çok aile ile konuştum. Hikayelerini dinledim. Hayatım boyunca hep birilerine yardımcı olmam gerekiyormuşum gibi hissettim. Yardımlaştıkça hayat kolaylaşacak gibi geldi bana. Deniz’in hastalığından sonra öğretmen olmaya karar verdiğimde bizim yaşadıklarımıza benzer sorunlar yaşayan aileler daha kolay yol alsın istedim. Psikolojik olarak annelerin yanında olmayı seçtim. Biz başardık mücadelemize devam ediyoruz siz de “yapabilirsiniz”i hissetmelerini ve pes etmemeleri gerektiğini düşündüm.

Çocuğunuzun okul yaşamına gelirsek… Okula başlamanız nasıl oldu? Kolay kayıt yaptırabildiniz mi?

Sıkıntılar yaşadığım için öğretmen oldum. Artık eğitim camiasının içerisindeyim ve nasıl bir eğitim alması gerektiğini ben de belirliyorum ve yol alıyoruz.

Sıkıntı yaşayan ailelere de her zaman rehber olmaya gayret ediyorum.

Sınıftaki öğretmenler CP konusunda deneyim sahibi miydiler?

Biz şansımızı kendimiz yarattık.

Bilinçli ve eğitimci bir veli ile karşı karşıya olan, veli ve öğretmen çok daha anlayışlı ve çözümcü oldular:-)

Şu anda çocuğunuz kaç yaşında?

Şuan çocuğum 12 yaşında.

Okul hayatı nasıl gidiyor bilgi verebilir misiniz?

Okul hayatı çok keyifli ilerliyor. Deniz tam bir görev adamıdır ders yapmayı aktivitelerin içinde olmayı çok sever. Tam bir sosyal kelebek!

Neler değiştirilse ya da yapılsa yaşamınız daha kolay olurdu?

Rahatsızlığının ne olduğunu bilmeden yorumlayanlar olmasa ve ötekileştirilmesek hayat daha kolay olabilir.

Özel gereksinimli bir çocuğu olduğunu yeni öğrenen ailelere ne söylemek isterseniz?

Hayatın sonu değil. Öncelikle kendinize ve çocuğunuza güvenin, inanın. Hayatın bu yönünü de görmeniz gerektiğini ara sıra kendinize hatırlatın. Bunu bir sınav olarak değerlendirmeyin. Hayatı nereden sorguladığınızı değerlendirin. Her zaman okuyun ve araştırın. Çocuğunuzun tedavilerini hiçbir zaman aksatmayın.

Her şeyden önce kendinizi ve çocuklarınızı çok sevin. Sevgi her şeyin ilacıdır.