“Bugün 6 Ekim Dünya Serebral Palsi Farkındalık Günü”
Ben bu postta Serebral Palsi’yi madde madde anlatıp ve kendi hayatımdan da örnekler vererek anlatacağım.
“Serebral Palsi Ne Demek?”
Serebral kelimesi beyin anlamına gelir. Palsi ise hareket zayıflığı ve felç durumunu ifade etmek için kullanılır. Serebral palsi ya da diğer bir ifadeyle beyin felci, temel olarak kasların tonusunu, hareketini ve kişinin motor becerileri etkileyen bir problemdir.
“Serebral Palsi Hastalığı Neden Olur?”
Serebral Palsi çoğunlukla doğumdan önce olmak üzere olgunlaşmamış beynin gelişmesi sırasında meydana gelen hasardan kaynaklanır.
Etraflıca bakıldığı zaman bir ay zamanın insan hayatında ne büyük bir etkisi var. Burada çok ince bir çizgi var annem hamileliğinin 8. Ayına kadar normal bir hamilelik dönemi yaşarken 8. Ayında gribal enfeksiyon geçiyor ve hastaneye gidiyor doktor anneme iğne yapıyor. Zaten iğne yapıldıktan sonra benim anne karnında hareketlerim yavaşlıyor haftasında da ben dünyaya geliyorum.
Annem benden hiçbir şey saklamadığı için hikâyemin en ufak detayına kadar biliyorum. Hatta bir konuşmamız da annem şöyle dedi,
-yavrum eğer ki o iğnenin senin hayatına sebep olacağını bilseydim asla yaptırmazdım.
-Anneciğim bu benim yazgım ben bundan kaçamam…
“Serebral Palsi Tedavi Süreci Nasıl İlerler?”
Serebral palsinin kesin bir tedavisi yoktur. Fakat fizyoterapi, konuşma terapisi, ergoterapi ve bazen ilaç tedavisi ya da cerrahi tedavi yöntemleri hastaların maksimum potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olabilir.
Serebral Palsi hastası olduğum 3 yaşımda belli oluyor ve tedavi süreçim başlıyor. Bu süreçleri ben çok iyi hatırlamıyorum sadece annemin her şeye yetişme çabasını, gözlerindeki o çaresizliği hatırlıyorum.
O dönemlerde özel eğitim merkezi çok yaygın değildi bu yüzden 6 yaşımda annemle beraber Ankara Numune Hastanesine yatmamız gerekiyordu hem fizyoterapi almak için hem de cihazlarımın takılması için bir ay annemle beraber hastanede yattık. Daha sonra ise hastanede öğrendiğimiz egzersizleri düzenli olarak evimizde de yapmaya başladık ama gel gelelim ben egzersiz yapmak istemiyordum çünkü kaslarım “gevşek” olduğu için canım yanıyordu.
Konuşma Terapisi:
Ben konuşma terapisi almadım ama bu konuda şanslıydım çünkü evimizde sürekli ses vardı hep annemlerin ve ablamların konuşmalarını takip ederek konuşmaya çalışırdım birde ablamlar sürekli radyo dinlediği için bende şarkı mırıldanırdım, bu sebepten dolayı kendi kendime konuşma terapisi uyguluyormuşum meğerse…
“Serebral Palsi Türleri Nelerdir?”
Serebral palsi hastalığı kendi içerisinde dört ana gruba ayrılarak incelenir. Spastik, atetoid (diskinetik), ataksik ve hipotonik olarak dört grupta incelenen serebral palsinin alt gruplarının birbirinden farklı birçok yönü mevcuttur.
Serabral Palsi’nin 4 alt tipi.
-Spastik: Motor kortekste oluşan zedelenme sonucu ortaya çıkmaktadır. …
-Hemipleji (Tek Taraflı) …
-Kuadripleji (Dört Taraflı) …
-Dipleji (İki Taraflı) …
-Ataksik: Beyincik zedelenmesi nedeniyle Cerebral Palsy’li kişinin dengesini etkilenmektedir.
“Serebral Palsi ile Hayat Yolculuğum”
İlk başlarda neyin ne olduğunu çok bilemedim. Zaman içerisinde anladım engelli olduğumu. Ama annemin beni hayata kazandırma çabası öyle büyüktü ki bana da annemin çabasına eşlik etmek düştü. Bu nedenle karşımıza çıkan her zorluğa eyvallah derken kaderimize de elhamdülillah demeyi öğrendik.
Elbette ki engelli olduğumu kabullenmem kolay olmadı. İç sesimi bazen bastırmak kolaydı ama ya dışarıdaki sesleri nasıl kulak ardı edebilirdim ki? Dışarıdan kabul görülmedikçe ben daha dibe batıyor sessizleşiyordum tabii ki sessizliğim bir çözüm olmadı.
Bu böyle devam etmez, etmemeli diyerek hayata daha pozitif bakmaya çalıştım ve bu sayede pek çok şeyi aşmayı başardım yavaş yavaş düşüncelerim değişti. İnsanlar ne düşünür değil de ben ne istiyorum düşüncesi ön plana çıktı.
Bütün olumsuzluklara rağmen gönlüm çok rahat çünkü içimde “keşke bunu da yaşasaydım” diyebileceğim hiçbir şey yok çünkü ben her güzelliği hakkıyla yaşadım. Tek pişmanlığım Açık Öğretim Lisesi okurken hayatımın en zor süreçlerinden bir tanesi idi ve artık o kadar çok yorulmuştum ki. Omuzlarımdaki yük her zamankinden daha fazla olunca kaldıramadım ve üniversite okumaktan gözümü kırpmadan vazgeçtim…
Bilemezdim o vazgeçişimin hayatımın en büyük pişmanlığı olacağını.
Gök gürültüsü ne kadar şiddetli olursa olsun her yağmur sonrası muhakkak güneş açar. Yeter ki umut etmekten vazgeçme!
Bazen küçücük bir umuda tutunarak, bazen de risk alarak hayatımı yavaş yavaş yoluna koymayı başardım. Hayatım yoluna girdikçe yeniden hayallerim, hedeflerim şekillenmeye başladı ve otomatikman her şey daha rahat hale geldi.
Rahatlıkla söyleyebilirim ki artık bir şey yaparken saatlerce uğraşmak gücüme gitmiyor ya da çok küçük bir düğmeyi ilikleyemediğim için oturup ağlamıyorum aksine hayatımı emek vererek kazanmak beni mutlu ediyor…
“Bilirim ki hiçbir hayatın garantisi olmadığı gibi benim hayatımın da garantisi yok.” Bundan sonraki yaşamımda beni nelerin beklediğini bilemem açıkçası bu soruyu kafamda rafa kaldırmanın en doğru karar olduğunu düşünüyorum. Bana kalan ise cesaretimi ve umudumu birleştirip yoluma devam etmektir…
Sevgili #edaguzelsoy ‘a CP’yi anlattığı ve bizi desteklediği için çok teşekkür ederiz.
.
.
.
#öçed #serebralpalsi #serebralpalsilihayat #SerebralPalsiFarkındalıkGünü