“ZAMANLA KENDİMİ FRENLEMEYİ ÖĞRENDİM”

Asperger Sendromlu Aslı Över, 31 yaşında ve kurumsal bir şirketin insan kaynakları bölümünde çalışıyor. Ailesinin desteğiyle bağımsız yaşayabilecek hale gelen Aslı Över ile Yönetim Kurulu Başkanımız Parin Yakupyan konuştu.

Kendini bize tanıtır mısın?
31 yaşındayım. Özel bir şirkette insan kaynaklarında çalışıyorum. İnsan Kaynakları 3. ekibindeyim. Şu anda kendimi geliştirmeye odaklı çalışıyorum. Bir kurum içi girişimcilik programına başvurdum. Onun sonuçlanmasını bekliyorum. Ana tutkum kitap okumakla birlikte ikinci tutkum teknoloji. Bilgisayar, photoshop ve grafik tasarımla ilgileniyorum.

Herhangi bir psikolojik destek alıyor musun?
Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Kuşçu ve Dr. Özlem Çakıcı’dan destek alıyorum. Bana “Aslı bugün nasılsın?” “Hayatın nasıl geçiyor?” gibi sorular soruyorlar. Ben de kendimi anlatıyorum. Konuşunca rahatlıyorum.

İlaç kullanıyor musun? Kullanıyorsan hiç bırakmayı düşündün mü?
Düşündüm hatta bıraktım ama bırakınca daha kötü hissettim.

Peki bize biraz anlatır mısın? Geçmişte neler yaşadın, şimdi neler yapıyorsun?

İnsanların tutumu olumlu ama mesela çevrede sıkıntılar yaşayabiliyorum. Mesela… Bu kelimeyi de son zamanlarda çok kullanıyorum (gülüyor) Olsun hepimizin sıkça kullandığı kelimeler var… Mesela diyelim ki bana karşı kaba davranıldı. Karşılığını veriyorum.

Anladım. Ne zamandan beri otizmli olduğunu biliyorsun?
Aslında düşününce annem çok aksettirmedi bana. Ama sonra ben bir şekilde anladım herhalde. Sosyal iletişimde zorluk yaşıyordum mesela. Orada bir şekilde yüzüme karşı ima edilmiş de olabilir. Tam emin değilim.

Öğrendikten sonra bazı şeyler daha mı kolay oldu, daha mı zor oldu?
Farkına varınca kabullenmem kolaylaştı. Annem farklı olduğumu söylüyordu.

Peki eğitim hayatın nasıl geçti? Okulu desteksiz mi bitirdin? Gölge öğretmenin oldu mu hiç?
Tek başıma okula gittim geldim.O zaman kurallara uyan birisin… Dışarıdan çok belli olmuyor ama evet kuralcı biriyimdir.

Kendini ifade edemediğin zaman öfke patlamaları yaşıyor musun?
Evet geçmişte pek çok kez yaşadım.

Israrcılığın, tutturmaların oluyor mu?
Vardı. Mesela kuzenimin düğününde, kuzenimin eşinin bir arkadaşına bir şey için tutturdum. Sonra ısrar ettiğimin farkına vardım ve “Ben niye bunu yapıyorum, tutturuyorum” diye düşündüm. Bir de annem dışındaki birine… Anneme tutturuyorum ama her istediğimi yapmıyor. Ben de yapmayınca sinirleniyorum.

Annen İstanbul’da mı?
Değil şu anda ablamın kızına bakıyor Almanya’da. Sosyal medyada Temmuz başı gibi dönecek. Şimdi sağolsun babam var.

“Otizmi Anlamanın Bambaşka Bir Yolu” kitabı için “Engelimle barışmama sağladı” demiştin. Peki kitaptan otizme dair neler öğrendin?
Zaten kendimle barışığım. Sosyal iletişimde bozukluk yaşadığım doğru. İstenmeyen durumlar yaşadım.

Yalan söyleyebiliyor musun?
Olmuştur muhakkak. Ama karşıdaki anlamıştır bence.

Mecazdan anlayabiliyor musun? Onlarda sıkıntın var mı?
Yok.

İnsanların jest ve mimiklerinden ne demek istediğini,ne hissettiğini anlayabiliyor musun?

Diyelim ki biz iki kişi konuşuyoruz. Yanımıza da biri geldi. Ne bekliyor olabilir? Diyelim ki o kişinin yerinde ben varım. Önce bir duruyorum. Sonra o kişi bana dönüyor, “Efendim” ya da “Bir şey mi konuşacaktın?” diye sorduğu zaman ben atağa geçiyorum. Söylemiyorsa bekliyorum. Girip söylemiyorum. 

Şu an 30 yaşındasın. Yaş dönemi olarak otizmle yaşamak ne zaman daha zordu? Büyükçe bazı şeyler kolaylaştı mı?
Ergenlikte öfke nöbetleri oluyordu iyi hatırlıyorum. Büyüdükçe daha da azaldı.

Takıntınların var mı?
Kitap alma takıntım var. Çok alıyorum. Nasıl engel olacağımı bilmiyorum. Annem ve babam “Kızım yeter” diyor. Ama bütün aldığım kitapların çoğunu okuyabiliyorum. Müzik dinlemeyi de çok seviyorum. İyi bir arşivim vardır. Klasikten tutun da rock müziğe kadar ne ararsanız var. Arabesk de dinlerim ama çok ağır olanları dinleyemem. Bir diğer takıntım da parmak çıtlatmak. Kendimi durduramıyorum. Bir diğer huyum da düzen takıntısı. Odamdaki eşyalar neredeyse orada duracak. Yeri değişmeyecek. Annem karıştırınca öfkeleniyorum. Sonra “O nereden bilsin?” diye düşünüyorum.

Seslerden rahatsız oluyor musun?
Çok gürültülüyse evet. O zaman kulaklığı takıyorum. Çalıştığım ofis, açık ofis. Arkamda erkeklerden oluşan bir ekip var. Bir de biz İK’cılar eklenince sesler yükseliyor. Ben de kulaklığımı takıyorum. Çünkü bağıramam ki!

Ne olur bağırırsan?
Herhalde yaka paça dışarı atılırım!

Seni tepkilerini kontrol edebildiğin için tebrik ederim… Sorun yaşadığında “Ben otizmliyim” diyor musun?
Geçen hafta otobüste bir kadınla tanıştım. Nasıl belli ettim bilmiyorum. Beni gözlemleyerek herhalde Aspergerli olduğumu anladı. “Temkinli olmanda fayda var. Herkese söyleme” dedi. Bir sorun yaşadığımda, söyleyip söylemediğimi çok hatırlamıyorum ama bazen “Anlamakta güçlük çekiyorum” dediğimde insanlar anlıyorlar.

Sen sosyal ilişkilerde de iyisin. Göz kontağı kuruyorsun. Sorduğum bütün sorulara cevap veriyorsun…
Göz kontağı kuramadığım zamanları hatırlıyorum. İnsanlar “Neden bana bakmıyorsun?” derlerdi.

Annen giyinme konusunda seni yönlendirir mi? Giymek istemediğin şeyler oluyor mu?
Evet. Eğer o günkü havam kötüyse giyim konusunda yönlendirir. Bir ara tayt giymemekte çok ısrarcıydım. Şimdi giyiyorum.

Rutin takıntın var mı? Hep aynı şeyleri yapmak istemek gibi…
Rutin takıntım bir yere gidilecekse uyarım ama gittiğim mekanları çok değiştirmem. Kadıköy Kitapçısı, Ediz Kitabevi gibi aynı yerlere giderim. Ama farklı yerlere gidilecekse rahatsız olmam.

Diyelim ki yanına yaklaşan birinin ter koktuğunu fark ettin. Bunu ona söyler misin, yoksa kendini frenleyebilir misin?
Frenleyebilirim. Patavatsız durumlarım olmuştur muhakkak. O an ya gülmüşlerdir ya da “Aslı saçmalama!” demişlerdir. Ben de kendimi frenlemeyi öğrenmişimdir. Herakleitos’un dediği gibi; “Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir”. Değişiyoruz.

Bu söyleşiyi çocuğu otizmli olan anneler de okuyacak, bilmeyenler de okuyacak. Otizmli çocuğu olan annelere vermek istediğin bir mesaj var mı?

Pes etmemeleri ve çaba harcamaları… Bir de “yaşasın otizm!” Nörotipik farkındalıktan ziyade bu insanların da olduğunu bilmek önemli. O anlamda yaşasın otizm! Sadece tek tip insanları değil farklılıkları da kabul etmek gerekiyor… Faşizmi dayatmak değil, daima farkındalığın olduğu alanlarda yaşamak önemli.

Karşıdaki insanın duygusu senin için önemli midir? Ayıp olmasın diye yaptığın şeyler var mı?
Eğer karşımdaki kişiyi kıracak bir şeyse evet. Mesela o gün kendini güzel zannediyor ama bana güzel gözükmüyordur. Yine de söylemem. Ama anneme söylerim.

Arkadaşların var mı?
Olmaz mı? Var. İnsanlarla ilişkilerim iyidir. Kız ya da erkek fark etmiyor. Onlarla buluşup yemek yiyoruz, kahve içiyoruz, sohbet ediyoruz. “Annen baban seni çok iyi yetiştirmiş, dışarıdan belli olmuyor” diyorlar. Aşık olmanın güzel bir duygu olduğuna inanıyorum. Aşık oldum ve bunu karşı tarafa söyledim. Ama bu sefer karşıdaki kişi sakıncalı bir durum dediği için kendimi çektim. Üzülmedim. Çünkü o bir şey hissetmiyorsa yapacak bir şey yok.

Annene ne mutlu ki annensiz de hayatını sürdürebilecek durumdasın.
Evet. Şu anda ayrı eve çıkar mıyım? Param yeterli olmadığı için çıkamam ama bir süre sonra belki. Hatta benim hayalim, aile kurmak. Çocukluğumdan beri bir aile kurma hayali yaşıyorum.
Harikasın! Bu güzel söyleşi için teşekkür ederim…