“SEVGİ VE MERHAMET DUYGUSU OLMAYAN BU İŞİ YAPAMAZ”

Zeytinburnu’ndaki Cengiz Dede Özel Eğitim’in kurucularından Hülya Birgül Dede ile bir araya geldik. Yıllarca anaokulu ve rehabilitasyon merkezi işletmeciliği yapan Dede, “Ne kadar bilgi ve birikiminiz olursa olsun, içinizde sevgi yoksa ve bunu çocuğa hissettiremiyorsanız donanımlı olmanızın hiçbir önemi yok” diyor.

 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1966 Tokat/Niksar doğumluyum. Evli ve 2 çocuk annesiyim. Pertevniyal Lisesi mezunuyum. Mesleğim işletmecilik. Yaklaşık 25 yıldır anaokulu, dershane, rehabilitasyon merkezi ve özel eğitim okulu işletmeciliği yaptım. İstanbul Ticaret Odası eğitim komitesinde Komite Üyesi olarak sektörün temsilciliğini yapmaktayım. 1993 yılında Özel Mor Menekşe Anaokulu’nu açarak eğitim sektöründe çalışmaya başladım.

 

Özel eğitim alanını tercih etme nedeniniz neydi?

Her şey 18 yıl önce yuvaya kabul edilmeyeceği endişesiyle gelen Ömer’in babasıyla görüşmemiz sonrasında başladı. O kadar endişeliydi ki, gittiği tüm yuvalar otizmli çocuğunu alırsak öğrenci kaybettirir düşüncesiyle kayıt edemeyeceklerini söylemişler. Hiç düşünmeden Ömer’in kaydını yaptım. Daha sonra tüm velilerimi toplayarak engelli çocuklarımızın normal yaşam sürmeleri ancak toplumsal duyarlılıkla mümkündür. Bu da çocuklarımızın küçük yaşlarda eğitilmeleri ile olur. Özel çocuklarımızın varlıklarını bilerek bir arada büyümeleri eğitimin bir parçasıdır. Bundan rahatsız olan var ise hemen kaydını sildirebilirsiniz dedim. Veliler buna saygı gösterdiler ve Ömer beş yıl yuvada kaldı. İkinci yılın sonunda konuşmaya, çevreyle iletişim kurmaya başladı. Göstermiş olduğu gelişmeden dolayı özel çocuklarımızın yuvaya kayıt ettirmek için çocuğu otizmli olan başka veliler müracaat etti. Böylece onlar için ayrı bir yuva açmaya karar verdim. İlçe milli eğitim müdürlüğüyle görüştüğümde yuva değil rehabilitasyon merkezi açabileceğimi öğrendim. Hemen o yıl rehabilitasyon merkezini açtık.

Kaç öğrenciniz var?

Kurumumuzda 450 kayıtlı öğrencimiz bulunuyor. Bunun 85 kişisini fiziksel engelli öğrencimiz oluşturuyor.

 

Cengiz Dede’de hangi yöntemlerle eğitim veriyorsunuz?

Eğitimlerimizi üç başlık altında toplayabiliriz:

Kurumumuzda Uygulanan Terapiler: Duyu Bütünleme – Floortime Terapi – Dil ve Konuşma Terapisi – Oyun Terapisi – Hippo Terapi – Duygu Odaklı Terapi – Masal Terapisi – Bireysel Eğitim – Grup Terapisi – Akupunktur – Migren – Kuru İğneleme – Manuel Terapi.

Kurumumuzda Uygulanan Testler: Denver Gelişim Testi – Wısc-R Zeka Testi – Porteus Lab. Testi – Burdon Dikkat Testi – Disleksi Analizi – Resim Çizme Analizi – Metropolitan – Bender Gestalt Testi – Kelime Söyleyiş Testi – İşitsel Algı Testi – Frankfurter Dikkat Testi – Benton Görsel Bellek – Hiperaktive Analizi

Kurumumuzda Uygulanan Programlar: Zihinsel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı – Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Destek Eğitim Programı – Bedensel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı – Özel Öğrenme Güçlüğü Destek Eğitim Programı – İşitme Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı – Dil Ve Konuşma Güçlüğü Destek Eğitim Programı

Ayrıca her hafta salı ve cuma günleri aile eğitimi düzenliyoruz. Çünkü aile önce çocuğunun durumunu kabul etmeli, sonra yalnız olmadığını hissetmeli ve engelli haklarını bilmeli.

Servis hizmetiniz var mı?

Ücretsiz servis hizmetimiz var. Ancak bu durum kurumlarımıza maddi külfet getirmekte. Konu ile ilgili bakanlığımıza bu hizmetten yararlanabilmek adına gerekli başvuruyu yaptık. Umarım sonuç alabiliriz.

 

Fark yarattığınızı düşündüğünüz çalışmalar neler?

Eğitimin sadece masa başında olmadığını düşünüyorum. Gezerek, görerek, yaşatarak öğretebilmek adına yapmış olduğumuz projemizle belediyelerden destek alarak engelli çocuklarımızı ve ailelerini tatile götürüyoruz. Bodrum, Eskişehir, Konya, Antep, Urfa, Nevşehir şimdiye kadar tatil imkanı sağladığımız şehirlerin belediye başkanlarına ve özellikle Bakırköy ve Zeytinburnu belediye başkanlarına projemize destek verdikleri için teşekkür ediyoruz. Belediyelerden destek aldığımız sürece de bu gezilere devam edeceğiz. Hayatları boyunca maddi ve toplumsal önyargılar yüzünden tatil imkanı bulamayan meleklerimize ve ailelerine tatil yaptırmanın verdiği mutluluk tarif edilemez.

 

Özel eğitim konusunda eğitimcilere tavsiyeleriniz var mı?

Öncelikle bu alanda çalışıyorlarsa, kesinlikle bu çocukları kendi evlatları gibi sevmelerini, sevgiyle yaklaşmalarını öneriyorum. Ne kadar bilgi birikiminiz olursa olsun, içinizde sevgi yoksa ve bunu çocuğa hissettiremiyorsanız donanımlı olmanızın hiçbir önemi yok. Önce empati yapmak gerekir. 1 dakikaları bile çok önemli, zaten ayda sadece 8 seans ders alıyorlar. Bunun hakkını vermek ve kul hakkı yememek gerektiğini düşünüyorum. Biz kurucular her an öğretmenleri takip edemeyiz. Bu tamamen kişinin vicdanına kaldığı için, yüreğinde sevgi ve merhamet duygusu olmayan bu işi yapamaz.

 

Ailelere önerileriniz neler?

Kuruma ilk girişte diğer çocukların ve ailelerin gözlerinin içine baksınlar. Gözlerinin içi gülüyor ise orada sevgi var demektir. Sonrasında kurumda bulunan programlara baksınlar. Raporlarındaki engel  programlarının tamamının o kurumda bulunup bulunmadığına dikkat etsinler. Çocuğuna eğitim verecek uzmanın diplomasını görmek velinin hakkıdır. Özellikle görmek istesinler. Çocuklarının gelişimini takip etsinler, çünkü sadece kurumdaki eğitim yeterli değildir. Aileye yöntem gösterip evde de çocuklarına yardımcı olmaları gelişimi açısından önemlidir.