Otizmli Buğra Tüm Sesleri Notaya Çevirebiliyor

otizmli-bugraFotoğraf editörümüz Uygar Taylan’la Hatay Havalimanı’ndan İskenderun’a doğru yola çıkıyoruz. Bir müzik dehasıyla tanışacağımız için heyecanlıyız. Aracımız Buğra’nın okuduğu İskenderun Teknik Üniversitesi Mustafa Yazıcı Devlet Konservatuarı’nın önünde duruyor. Buğra annesi, babası ve hocalarıyla karşılıyor bizi. Bundan 10 yıl önce basında çıkan haberlerden hatırlarsınız siz de belki, Kaliforniya Üniversitesi San Francisco Genetik Araştırma Merkezi’nin testini yüzde yüz başarıyla geçmiş ve dünyaya “Mutlak Kulak”la gelen özel bir yetenek olduğunu tescillemiş otizmli küçük Buğra’yı. Dünya üzerinde bu yeteneğe sahip sadece 664 kişi olduğunu da hatırlatalım.

Buğra bu yeteneği sayesinde evrenin müziğini duyuyor, doğada duyduğu tüm sesleri notaya çevirebiliyor. Notada okuduğu sesleri kafasının içinde duyuyor. Öyle ki müzikte Forte denilen ve parçanın kuvvetli çalınacağını ifade eden bölümleri okurken kulaklarını kapatıyor. Bize de bir müzik ziyafeti veriyor Buğra. Piyanosunun başında usta bir virtüöz, parça bittikten sonra notalarını alıp kaçan bir bebek var karşımızda. Yalan söylemeyi bilmeyen bin insan düşünebiliyor musunuz? Buğra bilmiyor…Ve size dünyadaki bütün çirkinlikleri unutturacak bir masumiyetle sarılıyor.

O yıllarda otizmli olduğu için sıra dışı yeteneğine rağmen konservatuara alınmamıştı. Sonrasında gecikmeli de olsa konservatuara girdi. Şimdi karşımızda 21 yaşında, konservatuar son sınıf öğrencisi bir delikanlı var. Ayrıca İngiliz Kraliyet Akademisi’nin 8 aşamalı sınavının 8’ini başarıyla geçti. Son olarak girdiği diploma sınavından da geçerse ki sınavı çok iyi geçti, dünyanın her yerinde geçerliliği olan bir diploması olacak. Önce ailesinin sonra da konservatuardaki hocalarının desteğiyle etraftaki bulutlar dağılmış ve pırıl pırıl parlayan bir yıldız çıkmış ortaya. İskenderun’dan dönerken işte bu yıldızın ışığı hala gözlerimizde…

ÇOK ÜSTÜN BİR ÇOCUK

Buğra’nın konservatuardaki hocaları Şehrinaz Gündüz, Okay Özdağ, Valantin Tramifo, Valantina Keremet’le de konuşuyoruz. Hepsi Buğra’nın “çok üstün” bir çocuk olduğu konusunda hem fikir. Onun müzikteki dehası hocalarını bile şaşırtacak düzeyde. Hem fikir oldukları bir başka konu da Buğra’nın ailesi bakımından ne kadar şanslı olduğu. Gerçekten Çankır ailesi bir mucizeyi gerçekleştirmiş.

Sizi tanıyabilir miyiz Kemal Bey?

Ben Buğra’nın babasıyım. Makine mühendisiyim. İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nda başmühendis olarak çalışıyorum. 2 oğlumuz var. Büyük oğlumuz bizler gibi sıradan. ODTÜ İşletme Bölümü mezunu. Manisa Vestel’de ihracat uzmanı olarak çalışıyor. Küçük oğlumuz Buğra da bildiğiniz gibi otizmli bir piyanist.

Buğra’nın sıradan olmadığını nasıl fark ettiniz?

Otizmli olduğunu öğrendiğimizde Buğra 3 yaşındaydı. Eşim yıkıldı, yemeden içmeden kesildi. Çok kısa bir sürede 9 kilo verdi. Ondan sonra ben de araştırmaya başladım ve okudukça dehşete kapıldım. Gözümüzün önüne zincire vurulmuş,
bodrumlarda kapatılmış çocuklar geldi.

Peki, müzik yeteneğini nasıl keşfettiniz?

Buğra canavar gibi puzzle çözer. Daha 3,5 yaşında puzzle çözerken şarkı mırıldanıyormuş. Psikoloğu, “Bu işi bilen birine gösterin mutlaka” dedi. Otizmlilere gitar çalan birini bulduk. O Buğra’yla çalışmayı denedi ama o geldiği zaman Buğra saklanmaya başlayınca, istemiyor diye bu işin peşini bıraktık. Keşke bırakmasaydık. Çünkü ne kadar erken yola
çıkarsanız o kadar yol alıyorsunuz.

İlginç bir tesadüf

Sonra çok ilginç bir tesadüfle Buğra’nın yolu müzikle tekrar kesişmiş…Bu olayın üzerinden yıllar geçti. İskenderun’a geldiğimizde Buğra 9 yaşındaydı. Tekrar müzik dersi almaya başladı. Amacımız sadece hayatına biraz renk katmaktı ama çok hızlı yol aldı. Dersler nisan ayında başlamıştı. Haziranda büyük oğlumun alerji testi için Adana’ya Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gittik. Sonuçlar öğleden sonraya kaldı. Yemek yemek için bir yer ararken tesadüfe bakınız ki yolumuz Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın önünden geçti. “Hadi Buğra’yı bir uzmana dinletelim” dedik.
Sonra… Haziran sonu olduğu için okul kapalıydı. Sekreter “Yüksek lisans öğrencileri de ölçebilir” deyince bir öğrenci bulduk ve dinlettik. “Bu çocukta müthiş bir kulak var. Tavsiyem ilköğretim seçmelerine girin, kurul değerlendirsin” dedi. Gidip hocalarla konuştum ve hemen Ziraat Bankası’na harcı yatırıp sınav başvuru formunu doldurduk. Bir hafta sonra sınav için tekrar Adana’ya geldik. Buğra 5. sınıfa geçmişti. Sınav salonuna giren beş dakikada çıkıyor. Buğra girdi, 2 saat geçti hala çıkmıyor. İçeriden de kavga sesleri geliyor. Meğerse komisyon Buğra yüzünden birbirine girmiş.

Neden?

Yarısı “Alınsın, büyük yetenek” diyormuş diğer yarısı da “Bu çocuk otistik nasıl okutacağız?” diyormuş. hayatımızı rengarenk

Hangi grup kazandı?

Önce “Alalım” diyen grup kazandı. Fakat birkaç gün sonra ikinci sınav için çağırdıklarında baktık negatif düşünen grup diğerlerini ikna etmiş ve Buğra’nın alınmamasına karar verilmiş.

Ne hissettiniz?

Aslında üzülmedik ama bu macera kafamızda “Buğra gerçekten mutlak kulak mı?” sorusunu bıraktı.

Cevabı nasıl buldunuz?

İnternette mutlak kulağı araştırırken Kaliforniya Üniversitesi San Francisco Genetik Araştırma Merkezi’nin internet sitesini buldum. Orada “Absolute Pitch-Mutlak Kulak” (Bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği) testi vardı. 40 tane doğal ses dinletiyorlar ve o seslerin notalarını buluyorsunuz. 40 ses dinletiyorlar ama bulmak o kadar zor ki 36 ses üzerinden değerlendiriyorlar. 24 ve üzeri “mutlak kulak” olarak değerlendiriliyor. Buğra 40’ta 40 yaptı ve bir numaraya yerleşti. 12 yaşındaydı. Hemen arkasından California Üniversitesi’nden bir geri bildirim maili geldi.  “Oğlunuz 40’ta 40 yaparak çok güzel bir sonuç aldı ve bugüne kadar testi geçen 664 kişi arasında birinci oldu” diyordu. Amerikalı bir profesörün dünyadaki dehaları bir araya getirdiği bir internet sitesinde de Buğra’nın bir müzik dehası olduğu tescillendi. Bu sayede Buğra’nın oralarda tanınırlığı arttı. İngiltere’den iki defa davet aldık. Üstün yetenekli bireylerin bir araya getirildiği bir etkinlikte çaldı.

Konservatuar işi ne oldu?

Konservatuara giremedi ama özel dersler aldırmaya başladık. Buğra derslerde çok hızlı ilerliyordu. İngiliz Kraliyet Ailesi Müzik Okulları’nın sınavlarına hazırlanmaya başladı. 8 aşamalı bir sınav bu. Her aşama için bir komisyon geliyor. Buğra bu sınavların 8’ini de geçti. Yarın diploma sınavına girecek ve onu da kazanırsa İngiliz Kraliyet Ailesi Müzik Okulları’nın diplomasını almış olacak. Bu arada liseyi bitirdi, üniversitede baraj puanını geçti, yetenek sınavında birinci oldu ve 15 yıl gecikmeli de olsa İskenderun Teknik Üniversitesi Mustafa Yazıcı Devlet Konservatuarı’na girmeye hak kazandı.  Bu yıl mezun olacak.

Bundan sonraki yol haritanız ne?

Buğra 1994 doğumlu. 21 yaşında. Bugün hayal bile edemeyeceğimiz yerlere geldik. Her zaman beklediğimizden çok fazlasını verdi bize. Biz müzikle onun hayatına küçük bir renk katalım demiştik ama o bizim hayatımızı rengârenk yaptı. Son olarak Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA) projesine kabul edildi. Ayrıca Haziran ayında; tarihin ilk müzik yarışmasının yapıldığı rivayet edilen Afyon Dinar’da düzenlenecek olan Marsias adlı uluslararası yarışmada konser verecek. 2016 yılında Kanada’dan bir davet aldık. Bu çocuklara yatırım yapılırsa çok güzel geri dönüşler alınabilir.

Bu yolculuk size ne öğretti?

Hayatı öğretti. Dünyaya bakış açımız değişti. Ufkumuz genişledi. Buğra’yla beraber kendi kabuğumuzu da kırdık. Biz de onunla birlikte sosyalleştik. Bir sürü dostumuz oldu. İçimizde tek ukde kalan şey bu yolculuğa daha erken çıkabilirdik. Belki o zaman çok daha farklı bir yerde olabilirdi ama Buğra’nın önünde çok güzel bir yol var ve biz ailece bu yolda hep yanında olacağız.

SABIRLA HELVA KORUK OLUR

Siz Buğra’nın annesi yani asıl yol arkadaşısınız… Ben tarih öğretmeniyim. Buğra eğitim hayatını benim öğretmenlik yaptığım okulda geçirdi ama konservatuara girince ona eşlik edebilmek için 3 yıl önce emekli oldum. Buğra evde son derece entegre yaşayan bir çocuk. Özel ihtiyaçlarını çok güzel ifade ediyor. Onun dışında zamanımızın büyük bölümü okulda geçiyor. Her an birlikteyiz. Bütün derslere birlikte giriyoruz. Her gün 15 kilometre yol yapıyoruz birlikte. Bu sene son sınıfta…

Size ne öğretti bu yolculuk?

Atalarımız “Sabırla koruk helva olur” derler ya Buğra’yla bunu yaşadık. İşin peşini bırakmayacaksın, Sabır, sabır, sabır… Bir de sevgi… Sabır derken oğlum beni yordu demek istemiyorum yanlış anlamayın. Asla böyle bir şey yok… Bir cevher varsa peşini bırakmayacaksınız demek istiyorum. Yani otizmli çocuklarınızı eve hapsetmeyin. Onlardan utanmayın. Ben Buğra’dan son derece mutluyum ve benim oğlum olduğu için çok gururluyum gerçekten.

Kaynak: Akşam – Otizm