Otizmin nereden geldiği fark etmiyor

21 yaşında otizm teşhisi alan Birsen Başar, otizm konusundaki çalışmalarıyla tanınıyor. Son olarak “Gouden Venus van Milo’ ödülüne layık görülen Başar, sorularımızı yanıtladı.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Benim ismim Birsen Başar. 31 yaşındayım ve Hollanda’da yaşıyorum. Ben bir otizm elçisiyim yani otizme farkındalık yaratmak için değişik türlü çalışmalarda bulunuyorum. Günlük hayatımda Hollanda’da bir belediyede memur olarak çalışıyorum. 2018’de çalışmalara başlayalı tam 10 sene oluyor. Bu 10 sene içerisinde çok ilerledim. Artık Türkiye’de bu otizm çalışmalarını yapmam için kolaylıklar istiyorum. Otizm aktiviteleri yapmak benim için diğer yandan çok stres verici. Çünkü zorlandığım şeylerle daima karşılaşıyorum. İnsanlar konuşuyor, bir şeyler diyorlar, onlar beni anlamıyor, ben onları anlamıyorum. Veya insanlar beni kıracak şeyler söylüyor ve ben de bunun yüzünden saatler boyunca rahatsız oluyorum.

21 yaşında otizm tanısı aldınız… Bu teşhis hayatınızda neleri değiştirdi?
Otizm teşhisi bir şey değiştirmedi. Otizm teşhisi hayatımda bazı şeylerin neden bir şekilde geçtiğini ve olduğuna bir açıklama oldu. İnsanlara artık anlatabiliyorum bir davranış gösterdiğimde neden bunu yaptığımı. Ona göre de insanlar bana destek oluyorlar. Bütün insanlar anlamıyor otizmi ama bunu anlıyorum. Sonuçta herkesin otizmi anlamasına ve bilmesini gerek yok. Yani otizmli olduğumu öğrendiğimden itibaren çevrem ve ben kendimizi daha huzurlu hissediyoruz.


Çocukluk günlerinize dönersek nasıl bir dönemdi? Aile içinde ve sosyal hayatta özellikle zorlandığınız noktalar nelerdi?
Küçükken başka çocuklardan farklı olduğumu hissetmedim. Büyüyünce sosyal istekler ve beklentiler büyüdüğünde, hele kızlar arasında, bu farklılığımı hissettim. Onlarla arkadaşlık kurmaya zorlanıyor veya kurmaya kalktığımda reddediliyordum. Diğer insanlar gibi olamadığım ve yalnız kaldığım için, yaşamak istemiyordum. Küçük yaştan beri psikolog ve psikiyatristlere gittikten sonra 21 yaşında otizmli olduğumu öğrendim.

Otizm teşhisi aldıktan sonra bu konuda birçok çalışma yaptınız. Araştırmalar, belgeseller ve konuşmalarla dünyaya otizmi anlatmaya çalışan biri olarak otizmle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Her çalışmamda, karşılaştığım insanlarda mutlaka hep otizm konusunda yeni bir şeyler öğrendim. Otizm gelişimsel bir bozukluk ve her türlü hayat alanında etkisi olabilir: Yemek yemek, doktora gitmek, el becerilere öğrenmek ve benzeri gibi bir şeylerden çok şeyler yazabiliriz. Benim için en boş olan şey ise insanlar her sefer sanki otizmin nereden kaynaklandığına bir neden bulmaktan vazgeçmiyorlar. Bir havadan, iğneden. Her türlü bir şey olduğunu düşünüyorlar. Halbuki otizmin nereden geldiği fark etmiyor, otizmle yaşamayı öğrenmek önemlidir.

“Ben de Artık Fark Edilmek İstiyorum”, “Otizmle ile Yaşamak” ve ‘Otizm Benim Dünyam’ isimli kitaplarınız var. Yeni bir kitap projeniz var mı?
Evet, şu an yeni bir kitap projesine çalışıyorum. Şimdiye kadar yazdığım kitaplar hep benim kendi hayatım hakkındaydı. Bu yeni kitapta ilk kez kendimden bahsetmiyorum ama insanlara otizmin ne olduğunu açıklamaya çalışıyorum. Kitabın her bölümü otizmin konularını birebir işliyor. Örneğin otizmliler hangi alanlarda zorluk çekiyorlar ve bu konularda neler yapılabilir?

Otizmle ilgili semineler veriyorsunuz. Konuşmalarınızda özellikle altını çizdiğiniz neler var?
Seminerlerimde otizmi içeriden nasıl yaşadığımı insanlara anlatıyorum, hayatımdan örnekler vererek. Otizmli ve otizmli olmayan insanların arasında bir tercüman oluyorum. Ailelerin bana sordukları sorularını çocuklarının perspektifinden anlamalarına çalışıyorum. Seminerlerim çok beğeniliyor. Seminerlerimde çoğu zaman sonrasında insanlar hep diyor, senin anlattıkların bende de var. Onların böyle demelerinden sonra ilk başlarda benim moralim bozulurdu. Eğer onlarda da varsa o zaman benim anlattıklarımın daha önemi var mıydı peki? Daha sonraları düşündüm ki var, çünkü ben bu konuda farkındalık yaratıyorum.

Hollanda’da Breda Belediyesi’nde çalışıyorsunuz ve Hollanda Otizm Derneği’nin (NVA) elçisisiniz. Hollanda ile Türkiye’nin otizme bakışı konusundaki farklar neler?
En önemli fark Türkiye’deki insanların otizmin geniş bir spektrum olduğunu bilmemesidir. Hollanda’da ağır, orta ve hafif düzeyde otizmlilerin var olduğu biliniyor ve kabul ediliyor. Türkiye’de bu konuda kendimi açıklamaktan ve anlatmaktan yoruldum artık. Bunu aşmak için bilgilendirme ve farkındalık şarttır.


Hollanda’da “Gouden Venus van Milo” ödülünün sahibi oldunuz. Bu ödül kimlere veriliyor?
Hollanda’da ‘Gouden Venus van Milo’ seçiminde 100 engelli birey aday gösterildi. Bu adayların hepsi kendi engelli alanlarında başka insanlara yardımcı oluyorlar ve farkındalık yapıyorlar. Bu yarışma onların bu çalışmalarını kutlamak içindir. Ben otizm dalında aday gösterildim. 100 kişinin arasından birinci seçildim, en ilham veren engelli birey ve insanlara faydalı gösterilen ben oldum. Çok sevinçliyim tabii.

Otizmli olduğunuza inanmayanlar da oluyor… 
Bazen insanlar, çoğunlukla anne ve babalar, benim otizmli olduğuma inanmıyor ve bana benim onlarla dalga geçtiğimi söylüyorlar. Küfür edenler bile oldu. Onları beni sadece dinlemeyi davet ediyorum. Eğer dinledikten sonra halen öyle düşünüyorlarsa onlara saygı duyarım. Ama birisini dinlemeden böyle bir düşünceye varmak bence doğru değil.

Röportaj: Burçin Öztınaz