HİÇ KONUŞAMAYACAĞINI SÖYLEMİŞLERDİ

“Özel bir merkezdeki psikolog Baha’yı gördükten otistik olduğunu ve hiç konuşamayacağını söyledi,” diyen Aspergerli birey Baha Tuna’nın Annesi Yıldız Tuna yaşadıklarını anlatıyor.

 

Baha’da bir şeylerin farklı gittiğinden nasıl şüphelendiniz? İlk dikkatinizi çekenler nelerdi? 

Küçük yaşta fark ettik. İki yaşına kadar hiç sözcüğü yoktu. Bazı şeyleri çok süratli yapıyordu. Plastik harfleri vardı, onlarla anlamlı yazılar yazıyordu.

Baha’da bir şeylerin farklı gittiğinden nasıl şüphelendiniz? İlk dikkatinizi çekenler nelerdi? 

Küçük yaşta fark ettik. İki yaşına kadar hiç sözcüğü yoktu. Bazı şeyleri çok süratli yapıyordu. Plastik harfleri vardı, onlarla anlamlı yazılar yazıyordu. Başta yazdığını anlayamadık, tesadüfi kelimeler diye düşündük. Bu farklılıklar yanında konuşmadığı için Çapa Çocuk Psikiyatri Servisi’ne başvurduk.

Bir uzmana ilk gidişiniz miydi bu?

Hayır. Daha öncesinde, devlet kurumlarında uğraşmak zor olur diye Baha’yı özel bir merkeze götürmüştüm. O özel merkezdeki psikolog  Baha’yı gördükten otistik olduğunu ve hiç konuşamayacağını söyledi. Benim asıl mesleğim inşaat mühendisliği olmasına rağmen neyse ki, psikoloji ile de çok ilgiliydim. Otizmin ne olduğunu biliyordum.

Bugün Baha kendini çok iyi ifade eden bir genç. Ne zaman konuşmaya başladı?

3,5 yaşında.  Hiç yarım kelimeleri ya da teklemesi olmadı. Hemen cümlelerle konuşmaya başladı. Konuşmaya başladıktan sonra fark ettik ki, Baha okuyabiliyor da.

Okumayı kendi kendine mi öğrenmiş?

Evet, kendi kendine öğrenmiş. Sayıları bildiğini fark etmiştik. Çünkü konuşmadığı zamanlarda bizimle tombala oynuyordu. Fakat hecelemeden hızlı bir şekilde okuduğunu, konuşmaya başladığında anladık.  Aslında bazı şüphelerimiz vardı. Çünkü biz ona kitap okuyorduk ve o dinliyordu. Kaldığımız yeri gösteriyordu. Ama Baha çok küçük olduğu için biz bunu tesadüf diye yorumluyorduk.

 Oğlunuz tanı aldığında neler hissettiniz?

Net bir şekilde, ancak lise döneminde asperger denildi. O zamana kadar bir farklılığı ve mücadelemiz vardı. Çeşitli tanılar konulmaya çalışılıyordu. Şizofreni gibi başka şeyler de aranmıştı.

Kabullenmeniz nasıl oldu?

Kabullenme uzun ve zor bir süreçti. Çünkü biz ortalama insanların ortalama beklentileri oluyor. Çocuğumuz farklı olunca ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Ben de oğlum herkes gibi spor yapsın, herkes neyle ilgileniyorsa onunla ilgilensin istiyordum. Ama Baha tümüyle farklı bir kişilik ve farklı bir yapıda.

 

Baha 1993 doğumlu…  O yıllarda otizm ne kadar biliniyordu? Yalova’da otizmli bireyler için neler yapılıyordu?

O yıllarda Yalova’da bu konuda hiç çalışma yoktu. Üniversiteden sonra Yalova’da psikiyatristlerden ve psikologlardan  destek aldım. Şuanda da Baha haftada bir psikoterapi alıyor. Ama bunun öncesinde daha çok İstanbul’daki psikiyatristler ile çalıştık. Sonra Bursa’da bir psikiyatristimiz oldu. Çünkü Baha belli dönemlerde psikiyatristlerini eskitiyordu ve onun için değiştirmek durumunda kalıyorduk.

 Çevreniz Baha’nın aspergerli olmasına nasıl tepki verdi?

Okul yılları çok zordu. Eğitim sistemi, sanki çok iyi bir şeymiş gibi çocukları aynı kılıfa sokup normalleştirmeye çalışıyor. Bu dönemde Baha da, ben de çok yıprandık. Çünkü çocuğunuzun farklı olduğunu anlatamıyorsunuz. Baha liseye kadar özel okuldaydı. Ama o tarihte Yalova’da Baha’yı göndermek isteyebileceğimiz özel lise olmadığı için Anadolu Lisesi’ne gitti. Orayı da derece ile kazanmıştı. O dönemde öğretmenler ve öğrencilerle çok sorun yaşayınca okulu değiştirme noktasına kadar geldik. O sıralar Yankı Yazgan’a gidiyorduk. Yankı Yazgan okula bir yazı yazdı ve o yazı çok etkili oldu.  Ondan sonra Baha’yı biraz daha rahat kabul ettiler.

Baha’nın nasıl bir okul hayatı oldu?

Baha’nın hiç kalemi defteri olmadı. Öyle bir çalışma tarzı yoktu. El yazısı zaten kötüdür. Sınavlarda canı isterse yapar. ‘Mantık hatası var bu sorularda’ diye yapmaz. O dönemler çok zordu. Üniversiteden döndükten sonra çok yoğun bir depresyon dönemimiz oldu. O dönem çok zorluydu. Kendimi çok çaresiz hissettiğim ve ne yapacağımı bilemediğim zamanlar oldu. Ama çok yol aldığımızı düşünüyorum.

Çocukken konuşan oyuncaklardan çıkan sesten çok rahatsız olurdu. Bizde bütün oyuncakların pilleri çıkarılırdı. Bir dönemde rüzgardan korktu. Tüller sallanmasın diye evde tüm camları kapalı tuttuk

Baha’nın duyusal hassasiyetleri var mıydı? Okul yaşantısını etkiledi mi?

Daha küçük yaşlarda vardı. Şuanda seslere eski duyarlılığı kalmadı.  Çocukken konuşan oyuncaklardan çıkan sesten çok rahatsız olurdu. Bizde bütün oyuncakların pilleri çıkarılırdı. Bir dönemde rüzgardan korktu. Tüller sallanmasın diye evde tüm camları kapalı tuttuk.  Zaman zaman şekil değiştiren takıntıları oluyor. Bu dönemlerde yön takıntısı var. Bu nedenle hiç seyahat edemiyor şimdi.

Yön takıntısı derken, yönünü kaybetmekten mi korkuyor?

Evet.

Sizinle beraberken de mi?

Evet. Ama benimle beraberken bazı şeyler daha rahat oluyor.

Şu anda sizin hayatınız nasıl gidiyor?

Yoğun bir iş hayatım vardı. Pandemiden önce bütün işi gücü bıraktım. Tamamıyla Baha ile birlikteyim. Ne yapacaksam onunla yapıyorum. Bazen ikimizin de ayrı çalışmaları oluyor ama genellikle 7/24 birlikteyiz. Psikoterapi yıllardır ilgi duyduğum bir konuydu, şimdi bol bol psikoterapi kitapları okuyorum. Bir psikolog arkadaşımdan da yorumlamalar konusunda destek alıyorum. Çünkü haftada bir saat destek alarak bir otizmlinin ya da aspergerlinin sorunlarına çözüm bulmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Uğraştığım konu da şu… Baha bir takım şeyleri söylüyor ama onların altında yatan nedenleri ben yeni yeni anlıyorum.

Mesela nedir? Bir örnek verebilir misiniz?

Mesela sıkıntıları artıyor, bağırıp çağırmaya başlıyor. Eskiden ben ne olduğunu anlayamıyordum.  Şimdi Baha’ya soruyorum “Biri sana kapıyı kapat, dedi.  Sen onu emir algıladın. Bu sende rahatsızlık uyandırdı değil mi?” diyorum. Baha onda rahatsızlık uyandıran şeyleri doğrudan söylemiyor. Onu farklı şekilde ortaya kokuyor. İç dünyası ile ilgili detayları konuşabildikçe yol almaya başladık.

Şuanda Baha konfor alanından çıkmak istemiyor. Ama o konfor alanını sürekli genişletmeye çalışıyoruz. Baha’nın kendi evi var. Bir dönem o evde yalnız kaldı. Evlerimiz çok yakın, yemek yemeye bize gelirdi. Baha’nın bugün bile yalnız başına yaşamına devam edebileceğine inanıyorum. Baha’nın öyle bir planı olmasa da benim var. Bir takım sıkıntıları olduğunda, bana dayanmadan o yaşamda huzurlu ve mutlu olmasını sağlayacak noktaya gelmeye çalışıyoruz. Hedefimiz bu.

Çocuğu yeni tanı alan ailelere ne söylemek istersiniz?

Asıl zor alan kabullenme süreci. O süreçten sonrası bence çok daha rahat. Çünkü o zaman çocuğu da zorlamıyorsunuz, siz de zorlanmıyorsunuz. Bu olmadan, ne yaparsanız yapın ne sizin huzurunuz var ne de karşınızdakinin huzuru var. Biz Baha ile bunu bir hastalık olarak görmüyoruz. Bir farklılık olarak görüyoruz.  Eğer biz insanların farklılıklarla beslenmesi gerektiğini düşünüyorsak, onları da böyle kabul etmeliyiz.