ERİŞİLEBİLİR KONUT ALMAK HERKESİN HAYALİ

Konuya sadece engelliler için konut diye bakarsak içinde ayrımcılık ve lütuf ediliyor iması oluşur ve üretim gereksiz görülür. Oysa erişilebilirlik yaşlılar, çocuklu aileler yani toplumun oluşturan herkes için gerekiyor.

Erişilebilir konut, tek başına özgürlük sağlamaz. Erişilebilirlikte kentin tamamı, sosyo-kültürel mimari çevre, peyzaj alanları, okullar, iş yerlerinin bütün olarak erişilebilir olmasından bahsetmemiz gerekiyor. Ayrıca yalnızca tekerlekli ve akülü sandalye kullanıcıları, baston kullanıcıları, yürüteç kullananlar, işitme engelliler, görme engelliler, zihinsel engellilerin değil, çocuk arabası sürenler, yaşlılar ve hatta koli ve valiz taşıyanlar için yani herkes için erişilebilir mimari zorunludur.

Öncelikle konuya bakış açısı değişmeli. Maalesef toplumu oluşturan her bir insan engellilere acınacak, zavallı insanlar olarak baktığı için ürün ve hizmet üretimi yapmıyor. Çünkü medya organları engellilerle ilgili hep maddi sorunlu kişiler, acınacak kişiler olarak yayın yapıyorlar. Oysa gerçek verimiz gayet net, ülkemizde yaklaşık 10 milyon engelli vatandaşın 1 milyon 800 bini muhtaçlık seviyesinin altında olduğunu ispatlayarak devletten maddi yardım almaktadır. Yani 8 milyon engelli ve ailesi zavallı değil toplumun diğer birey ve aileleri ile aynı seviyededir. Çok zengini, zengini, orta gelir üzeri, orta gelirli olanı vardır. İnşaat sektöründe patronlar ve sektöre hizmet eden mimar ve mühendisler, bilgilerini bu şekilde düzelterek bakış açılarını değiştirmelidirler.

ERİŞİLEBİLİR KONUTLAR HERKESE GEREKLİ

Konuya sadece engelliler için konut diye bakarsak içinde ayrımcılık ve lütuf ediliyor iması oluşur ve üretim gereksiz görülür. Oysa erişilebilirlik herkes için gerekiyor. Kimse engelli olmasın adayı da olmasın ancak herkes erken ölmezse yaşlanacak ve yaşlılıkta da erişilebilirliğe ihtiyaç var.

İnşaat sektörünün şunu görmesi gerekiyor herkes için erişilebilir ulaşılabilir konutlar yaparlarsa bu konutları alacak olanlar;

a) Nüfusun %5 ni oluşturan 75 yaşın üstündeki 4 milyon yaşlılar ve gelecekte de yaşlanacaklar

b ) Nüfusun %12.30 nu oluşturan 10 milyon çeşitli sınıflarda engelli, aileleri ile 30 milyon kişi ve engelli olacaklar,

c ) Her yıl doğan 1 milyon 300 bin bebek ve ailesi.

Bu verilerden de anlaşılacağı gibi erişilebilir ve ulaşılabilir konut herkese gereklidir. Bugün yapılan konutlar aslında sorunludur. Hiçbir engeli olmayan, sağlık sorunu olmayan, yaşlanmayacak olan kişiler için yapılmaktadır.

Bizler, Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği ve Engelsiz Hayat Akademisi olarak gerek sosyal medyada ve gerek el ilanlı kampanyalarda;  “ ENGEL YARATAN KONUT ALMAYIN” ,  OTOPARKI OLMAYAN KONUT ALMAYIN, ARAÇLARINIZI YAYA YOLUNA KOYARAK ENGELLİLERİN, YAŞLILARIN VE ÇOCUK ARABALI AİLELERİN HAYATINA ENGEL OLMAYIN” diyoruz. Otoparkı ya da erişilebilir olmayan konutların değerini düşürecek kampanyalarımız artarak devam edecek. Otoparkı ve diğer erişilebilirlik standardı olan konutların da satışı için ücretsiz reklamını yapacağız. Erişilebilirlikle ilgili kanun ve standartları uygulama zorunluluğu olduğu için teşvikten bahsedemiyoruz. Mecburen bakış açısını algısını ve sosyal sorumluluğunu vurgulayarak yol almamız gerekiyor.

KONUTLARDAKİ MEVCUT DURUM

Türkiye’de engelliler maalesef uygun konut alamıyor. Konut olarak alınanlar ise, rahat ve huzurlu bir yaşam sağlamıyor. Engelliler konut alırken en çok şu sorunlarla karşılaşıyor:

a) Bir engellinin konut alabilmesi için öncelikle kendini satıcıya kabul ettirmek gibi bir zorunluluğu vardır. İnşaat firmalarının satıcıları engellilere konut satmak istemiyorlar. Bu yanlış zihniyetlerinin kaynağı da engelliler olursa başkaları konut almaz zihniyetidir ve tamamen yanlıştır.

b) Otoparkına baktığımızda ise maalesef uygun değil. Otopark var fakat konuta ulaşım yok. Ya da otopark var ancak konuta ulaşım sağlayan asansör uygun değil. Asansöre ulaşımdan önce karşımıza çoklukla merdiven çıkıyor.

c) Bina girişine düz mü diye bakıyoruz, merdiven ve uygun rampaya bakıyoruz. Olması gereken rampa eğimi yüzde 6 iken, yapılanların eğimi hayati tehlike oluşturacak kadar yanlış. Sonra rampanın genişliğinin minimum 120 cm olması, tutunma barı bulunması gerekiyor. Baktığımızda bunların hiçbiri yok ya da yanlış.

d) Asansörlere gelince küçük, kapılar dar, görme ve işitme engelliler için gerekenler yapılmamış, yani asansör tehlike yaratıyor. T0Kİ konutlarının çoğunda asansöre ulaşmak için 9 basamak çıkmak ya da inmek gerekiyor.

e) Konut katına çıkmayı başarırsak, giriş kapısına ve iç kapılara bakıyoruz. Giriş kapısının minimum 90 cm olması gerekiyor ama değil. İç kapılar da çok dar ve genellikle hem içte hem de dış kapıda eşik var. Aynı şekilde mutfak ve banyonun kullanımına baktığımızda maalesef hiçbirinin uygun olmadığını görüyoruz.

Yapılması gerekenlerle ilgili önerim şudur: İnşaat firmalarının çoğu inşaata başlamadan konutları satışa sunuyorlar, bu aşamada “Konutlarında erişilebilirlik düzenlemesi isteyenler için mimari düzenlemeleri ücretsiz yapıyoruz” duyurusu yapmaları talebi arttıracaktır. Bu noktada otopark, ana girişler, asansörler, kapılar herkesin kullanımına uygun standartlar da yapılacağını varsayarak, konut içinde de minik mimari değişiklikler konutu engelsiz erişilebilir hale getirecektir. Konut satışını arttıracak ve herkes rahat, huzurlu ve konforlu yaşayabilecektir.

KENTSEL DÖNÜŞÜM İYİ BİR FIRSAT

Kentsel dönüşüm çok çok önemli bir fırsattır. Bunu ilgili bakanlıklara defalarca bildirmemize ve talep etmemize rağmen olumlu bir şekilde sonuçlanmadı. Kentsel dönüşümdeki en önemli müteahhit olan TOKİ bile erişilebilirlik standartlarına uymuyor. Fikirtepe bölgesinde yapılan konutları inceledik ve erişilebilirlik standartlarını tam olarak uygulayan yok. Sadece ruhsat almak için zorunlu oldukları mimari düzenlemeleri yapmış gibi yapıyorlar.

İyi sonuç almak için mimarların ve inşaat firmalarının konuyla ilgili alanda saha çalışması yapan ve talepleri bilen danışman bulundurmaları gerekiyor. İnşaatları tasarlayan mimarların herkes için tasarım ilkesine göre mimari tasarım yapmaları gerekiyor. Ayrıca denetleyenlerin de erişilebilirlik konusunda kesinlikle taviz vermemeleri gerekiyor. Türkiye’de belediyelerin örtülü ödeneklerini müteahhitlerden karşıladıklarını bunun için de inşaatlarda kanunsuzluğa göz yumduklarını biliyoruz ve bunu söylemeliyiz ki bu yanlış sistemi değiştirebilelim.