Duygulandıran Paylaşım

Ercan Sever’in post’unu okurken ilk başta yüzümüz asıldı. “Yine mi? İnsanlar neden bu kadar kötü?” diye düşünmeye başladık yazının başında. Fakat sonra olayın hiç de sandığımız gibi olmadığını anladığımız o nokta var ya… Galiba çoğumuzun gözlerinin dolduğu yer orasıydı. 

O gün neler yaşanmıştı? Ercan Sever kimdir?  ÖÇED olarak ulaştığımız Ercan Bey ile sizin için konuştuk.

Sizi tanıyabilir miyiz? Biraz bize kendinizden ve çocuğunuzdan bahsedebilir misiniz? 

Ben otuz beş yaşındayım. Bir devlet okulunda idarecilik yapıyorum. Yaklaşık on üç yıldır eğitim camiasının içindeyim. Çocuğum sekiz yaşında. İlk tanıyı aldığında yaklaşık 22 aylıktı. Uzun süredir eğitim alıyor. Bir çok farklı alanda eğitim aldı. Şu anda otizm spor okuluna gidiyor ve dil terapisi, yüzme bunun yanı sıra özel eğitime devam ediyor.  Eşim de öğretmen ve haftanın beş günü annesi ile beraber kaynaştırma eğitimi olarak birer saat eğitimlere giriyor. 

Çocuğunuzun sosyalleşmesi için özen gösterdiğinizi fark ettim. Bu konuda Aras’ın hiç sıkıntısı oldu mu?

 Aras’ı biz hiç evde tutmadık. Sürekli sosyal hayatın içindeydi. Sürekli alışverişlerde, AVM’lerin içindeki oyun alanlarındaydı. İnsanlara artık bunu yavaş yavaş kabullendiriyoruz demeyeyim ama bir arada yaşamanın bir gereklilik ve zorunluluk olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Ben en azından kendi açımdan bunu yapmaya çalışıyorum. Kendi çevrem bunu görüyor. Umarım bu yavaş yavaş tüm okullara, tüm topluma da yayılır. 

Bir de eşim ile ikimiz de eğitimci olduğumuz için Aras zaten çocuklarla iç içeydi. Öğretmen çocuğu olmanın avantajını yaşadı bir yerde.  Diğer çocuklar için onun farklılığı daha cazip daha çekici geldi. 

Öğretmen olduğunuz için belki siz de diğer çocuklara bu durumu daha iyi anlatabildiniz. 

Kesinlikle. Ben şu anda 750 kişilik bir okulda öğretmenim. Yirmi sekiz özel çocuğumuz ve onlar için dört sınıf var. İkisi OÇEM sınıfı ikisi özel eğitim sınıfı. O yedi yüz elli öğrenci, yirmi sekiz özel çocuğu  o kadar güzel kabullenip sevdiler ki, bu iki tarafa da çok iyi geldi. Hem bizim özel çocuklarımıza onların farklı olduğunu hissettirmeden gösterdikleri ilgi çok iyi geldi. Hem de normal gelişimli çocuklarımıza çok iyi geldi. Onlar da farklı çocuklarla bir arada olmanın verdiği hazzı yaşadılar. Bir nevi karşılıklı alışveriş oldu.

Ben son olarak o gün AVM’de neler yaşadınız tekrar anlatmanızı rica edeceğim. 

Ben önce başka bir AVM’de yaşadığım olumsuz bir anımı anlatmak istiyorum. Aras 4,5 yaşındaydı, onu AVM’nin içindeki oyun alanına götürdüm. Mutlaka halletmem gereken bir işim vardı. Tepki almamak için de Aras’ın özel bir çocuk olduğunu söylemedim. Çünkü bana şunu söyleyeceklerdi “ya burada durun, ya da çocuğunuza almayız”. Zaten işim çok kısa sürecekti, o yüzden bir şey demedim. AVM çocuk alanlarının bir özelliği vardır. Çocuğu alana bırakıyorsunuz, telefon numaranızı veriyorsunuz ve bir şey olursa size ulaşıyorlar. 

Aras’ı koydum içeri. Burada benim de hatam var.  Aras’ın bir fırsatta oradan kaçabileceğini düşünmem gerekirdi. Fakat onlara güvendim. 30- 40 dakikada arkadaşlarla işimizi hallettik. Döndüğümde Aras yok! Oynadığı alana, sağa bakıyorum, sola bakıyorum yok. Kapıda güvenlikteki ablalara söyledim, oğlum yok diye. Içeridedir dediler. İçeriye girdim, yok! Artık o sırada ben kendimden geçtim. Güvenliği aradılar.  Güvenlik çocuğunuz kaç yaşındaydı dedi. Söyledim. Bu yaşlarda bir çocuğu biz bulduk, güvenlik odasında dediler. Gittim güvenlik odasına, Aras’ı güvenlik ablasının kucağında, ayakları yalın bir şekilde görünce ben de kendimi de geçtim zaten. Artık duygu boşalması yaşadım. Ayakkabıları elimdeydi, oyun alanına bırakmıştık, hemen giydirdim. 

O sırada güvenlik “Beyefendi çok özür dileriz. Keşke bize söyleseydiniz özel bir çocuk olduğunu. Daha çok dikkat ederdik dediler. Ben o ruh haliyle onlarla hiç muhatap olmadım. Hatta bana bir yıl boyunca çocuğu ücretsiz buraya getirebilirsiniz dediler. Hiç konuşmadan çıktım oradan.

Bu olaydan sonra Aras’ı oyun alanlarına verirken hep çekiniyordum. O gün yine tanıdıklarla gitmiştik AVM’ye. Oyun alanına bırakırken arkadaşın çocuğunu da içeri verdik.

Tam içeri girdiğimizde, ben arkadaşımızın çocuğuna “Oğlum Aras’a göz kulak ol. Dikkat et, biliyorsun Aras özel çocuk,” dedim. 

Bu sırada güvenlik görevlisi abla benim söylediğimi duydu. “Özel çocuk olduğunu niye bize söylemediniz?” dedi. Ben ‘söylesem ne olurdu ki?’ gibi karşı cevap vermeye hazırlanırken “Beyefendi biz özel çocuklardan ücret almıyoruz. Lütfen kasaya gidip para iadenizi alır mısınız?” dedi.  Benim orada gözlerim doldu. “Bunu kim sağlıyor?” diye sordum. “Bizim kendi kurumumuz,” dedi. 

Ben de bunu dosyal medyadan paylaşıp teşekkür edeceğim dedim.  Beklemediğim kadar ilgi gösterdi insanlar. Benim paylaşımımı yüzlerce paylaşan olmuş.

(Dip not: Paylaşımdaki söz konusu fırçalama, mizahi unsur olarak yazılmıştır. )