“AİLELER BİZİMLE UYUM İÇİNDE OLMALI”

Özel eğitim alanında Tekirdağ’da 15 yıl boyunca hizmet veren köklü kurumlardan Tekirdağ Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi kurucusu Beyza Son Yavuz ile konuştuk.

 Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Beyza Son Yavuz. Başkent Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü 2003 mezunuyum. Mezun olduktan sonra Zihinsel Engelli Çocukları Koruma ve Yetiştirme Vakfı’nda çalışmaya başladım. Bir buçuk yıl çalıştıktan sonra bir kurum açmaya karar verdim. 2005 yılında Tekirdağ Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ni açtık. Bu sene 15. yılımıza gireceğiz. İlk eğitime 16 öğrenciyle başladık. Ertesi ay 40 öğrenciye çıktık. Eğitim kadrosu çok azdı. Şimdi 18 eğitim personelimiz, 202 öğrencimiz mevcut.

15 yıl gibi uzun bir zamandır özel eğitim alanında tecrübe sahibisiniz. Özel eğitim anlamında bu süreçte neler değişti?

Bizim bakış açımız çok değişti. Çocuklara verilen eğitimin yeterli olmadığını gördük, onlar için ayrı bir arayışın içine girdik. Birçok eğitim aldık. Son olarak 2-3 yıl önce yolumuz ABA eğitimi ile kesişti. İyi ki de kesişmiş. Çünkü ABA sisteminden önce çok fazla şey denedik. Onlarda da başarı elde ettik ama ABA eğitiminin bizler ve çocuklar için çok daha iyi olacağını düşündük. Personellerimizi Algı ABA Terapi Merkezi’ne eğitim almaya gönderdik ama tam uygulamaya geçememiştik. Biz bunu layıkıyla nasıl yaparız diye koordinatörümüz Seda Kapancı ile konuştuk. En sonunda bu yıl başladık ve gerçekten de çok iyi bir karar verdiğimizi düşünüyorum. Çünkü birçok çocuğumuzda çok güzel ilerlemeler oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sunduğu eğitim müfredatı çok standart. Bu şekilde aynı eğitimi uygulamak bizim hevesimizi kırıyordu. Şimdi çok daha iyi oldu.

ABA eğitimi ve Algı ABA Terapi Merkezi ile yollarınız nasıl kesişti?

ABA eğitiminden gerek sosyal medya gerekse yayınlardan haberimiz vardı. Seda ve Çiğdem Hocalarımız zaten özel eğitimci oldukları için belli programları takip ediyorlardı. ABA’yı da sürekli onlarla konuşuyorduk. Alanda yapılan toplantı ve etkinliklerde Algı ABA Terapi Merkezi Direktörü Selim Hoca ile de tanışıklığımız vardı. Biz bu eğitimi nasıl hayata geçirebiliriz derken, onlarla diyaloglarımızı artırdık. Yaklaşık bir yıldır Algı ABA Terapi Merkezi ve ekibinden danışmanlık hizmeti almaktayız.

Aslında fizyoterapistsiniz. Peki özel eğitimi tercih etmenizin özel bir nedeni var mıydı?

Fizyoterapist olduğum için aslında çalışma alanım çok geniş. Yaşlılarla da ortopedi hastalarıyla da çalışabilirim. Ama çocukları çok seviyorum ve çocuklarla çalışmak istediğimden dolayı özel eğitimi seçtim. Ben de bir yıl öncesine kadar aktif hasta alıyordum. 15 yıl boyunca hem kendi işimi yapmak hem de yöneticilikle uğraşmak benim için zor olmaya başlamıştı. İki çocuğum da olduğu için artık onlara vakit ayırmak istiyordum. Geçtiğimiz Temmuz ayında “Artık tamam” dedim. Kendi yerime bir fizyoterapist alıp, kurumun başında olmak istedim. Hem hasta kabul edip hem kurumun işleriyle uğraşmak beni çok yormuştu.

Öğrenci profili olarak kurumunuzdan en çok hangi çocuklar faydalanabiliyor?

Neredeyse bedensel ve zihinsel engelli öğrencilerimiz birbirine eşit diyebilirim. Otizmli ve Down Sendromlu çocuklarımızın yanı sıra Cerebral Palsili çocuklarımız da çok var.

Peki eğitim sisteminizden bahseder misiniz?

Bize RAM’dan değerlendirme geliyor. Sadece RAM’dan gelen raporla yetinmiyoruz. Biz burada kendimiz de çocukları değerlendiriyoruz. Çünkü çocuk orada performansını tam olarak gösterememiş olabiliyor. Eğer bize de ilk kez geliyorsa ilk birkaç seans geçtikten ve bize alıştıktan sonra gerçek performansını gösterebiliyor. Kısacası RAM’ın raporu artı kendi değerlendirmemize göre çocuğa bir yol haritası çiziyoruz.

Servis hizmeti veriyor musunuz?

Üç yıldır servis hizmetimiz var. Daha önce yoktu ama yine de en fazla öğrenciye biz sahiptik.

Fark yaratan çalışmalarınız var mı?

Tabii ki var. ABA ile zaten bir fark yaratıyoruz. Ama ben bütünüyle diğer kurumlardan farklı olduğumuzu düşünüyorum. Her yönüyle farklıyız. 15 yıldır özel eğitim alanındayız ve bu işi asla ticari amaçlı yapmıyoruz. Buradaki hiçbir öğretmenimiz işe gelir gibi gelmez. Velilerimiz de bunun çok farkında. O yüzden tercih edildiğimizi düşünüyorum. Buradaki her çocuk bizim kendi çocuğumuz gibi. Kendi çocuklarımdan fazla onları görüyor ve daha fazla vakit geçiriyorum. Onlara ne kadar çok şey verirsek o kadar çok hayatlarını değiştirebiliriz. Bu işi vicdanla yaptığımızı düşünüyorum.

Bu alanda çalışan özel eğitimcilere neler söylemek istersiniz?

İlk önce ellerini vicdanlarına koymalarını öneriyorum. Velilerle empati kurmalarını ve kendilerini onların yerine koymalarını öneriyorum. Başka bir şey yapmalarına gerek yok. Bunu yaptıktan sonra o çocuğa verebileceklerinin maksimumunu vermek istiyorsun. Bir seans yetmiyor, içinizden verdikçe vermek geliyor.

Peki anne babalara buradan nasıl seslenmek istersiniz?

Bizim anne babalarla en büyük sorunumuz kabullenmeme. Kabullenenlerle çok rahat çalışıyoruz ve kendileri de bizden maksimum verim alıyor. Şu an en iyi durumda olan ve mezun ettiğimiz çocuklarımızın anne babaları bizimle uyum içinde olan anne babalar. İşbirlikçi olmaları çok önemli.

Buraya gelip çocuğu eğitim aldığı halde otizmi kabullenemeyen aileler var mı?

Var tabii ki. “Benim çocuğum sadece konuşmuyor” diyor. “Otizmle ilgili bir sıkıntımız yok, sadece konuşmuyor” ya da bir davranışı “Evde yapıyor ama burada yapmıyor” gibi şeyler söylüyorlar. Bizimle uyumlu olmaları gerekiyor. Biz sadece onlara rehberiz. Evde çocuk zaten 7/24  annesiyle birlikte. Burada sadece onların önünü açıyoruz. Eğer ki bizim rehberliğimizi kabul etmezlerle bir fayda göremezler.

Peki çocukları özel eğitime başlayacak aileler seçecekleri kurumda nelere dikkat etmeliler?

Öncelikle çalışan personel ve uzman kadroya çok dikkat etmelerini öneririm. Bir özel eğitim kurumuna girdiklerinde hissettikleri, nasıl bir enerji aldıkları da çok önemli. Size de olmaz mı? Bir yere girdiğinizde “evet burası” ya da “yok bana göre değil” dersiniz içinizden. Bir öğretmenin çocuğa yaklaşımından bile anlarsınız.

Özel eğitimde diploma mı daha çok önemli yoksa bu söyledikleriniz mi?

Bir çocuk öğretmenini sevdiyse ve öğretmeni çocuğa bir şeyler verebiliyorsa belki diplomayı es geçebilirsiniz. O çocuk bir şeyler öğrenebiliyorsa… Ama bir yerde de diploma o kurumun doğru çalışıp çalışmadığını gösteren şeydir. Bence ikisi de çok önemlidir.

Eğitim kadronuzdan bahseder misiniz?

Tekirdağ’da diğer kurumlardan farklı olarak dört özel eğitimcimiz var. Benim yaptığım en büyük yatırım öğretmen kadromuz diyebilirim. Mümkün olduğunca ince eleyip sık dokuyorum. İki zihinsel engelli öğretmenimiz, dört okul öncesi öğretmenimiz, dört fizyoterapistimiz, bir psikoloğumuz bulunuyor.