OTİZM GÖNÜLLÜLERİ

Koç Üniversitesi’nin otizm yaz etkinliklerinde gönüllü olan gençler, bizim de gönlümüzü kazandılar. Yaz tatilinde onlarca farklı seçenekleri varken hiçbir ücret almadan tam gün çalışmayı tercih eden gençlere sorduk. Gönüllü olmak için motivasyonları neydi? Bu çalışmadan neler öğrendiler?

Sıla Çapar (22) Koç Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi

“Otizmin evrimsel süreçte hala var olmayı sürdürebilmiş bir özellik olarak fayda ve gerekli olduğu düşünüyorum.”

 Yaz tatilinde yapabileceğiniz pek çok şey varken gönüllü çalışmayı neden tercih ettiniz?

Diğerleri her zaman deneyimleme şansımızın olduğu şeyler. Burada çocuklar ile birlikte olmak onların dünyayı algılayış biçimini tecrübe etmek ise bambaşka ve bulunmaz bir deneyimdi. Onların dünyası ve onların algısı zaten her zaman ilgimi çeken bir durumdu. Ben bu etkinliği fırsat olarak değerlendirdim.

 Otizmli bireylerin hayatı için bir fark yaratma şansınız olsa ne yapardınız? Ama bu dünya üzerinden otizmin yok olması gibi bir şey olmasa…

Otizmin dünyadan yok olmasını zaten istemezdim. Ben otizmin evrimsel süreçte hala var olmayı sürdürebilmiş bir özellik olarak faydalı ve gerekli olduğu düşünüyorum aslında. Belki de biz bunu nasıl değerlendireceğimizi bilemiyoruz. Ama keşfetmek çok zor. Hem otizmli bireyler kendilerini ifade etmek konusunda güçlük yaşadığından hem de fırsat bulamadıkları için. Bir şekilde bizim onlarla burada yaptığımız gibi neler yapabileceklerini, potansiyellerini, ne konuda ilgilerini olduğunu ortaya çıkarmak için çalışmak gerekiyor. Özel eğitime ulaşamayan birçok dezavantajlı çocuk için de tabii buna erişim olsun isterdim.

Cansu Erdoğan (21)

Koç Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi

 Yaz tatilinde yapabileceğiniz pek çok şey varken gönüllü çalışmayı neden tercih ettiniz?

Otizmli çocukların bambaşka dünyaları var gerçekten ve ben bunu hep çok merak ediyordum. Böyle bir etkinlik olunca da kaçırmak istemedim.

 Yorucu oldu mu?

Başlarda tabii ki yorucuydu. Çünkü nasıl iletişim kuracağımıza alışkın değildik. Eğitimini alıyoruz ama yüz yüze geldiğimizde donakaldım açıkçası. Nasıl tanışacağız, nasıl iletişim kuracağız, nasıl alışacağız birbirimize diye düşündüm. Ama şu an arkadaş gibi görüyorum.

 Nasıl etkinlikler yaptınız beraber?

Koçlarımız ile spor etkinliklerimiz oldu, dans çalıştık, ebru yaptık. El işi etkinliğimizde kostümler yaptık. Mutfak atölyesinde yemek yaptık. Yoğun bir programımız vardı.

Bu etkinlikten önceki Cansu ile bugünkü Cansu arasında otizme bakış olarak ne far var?

Otizmli bireylerin büyük potansiyelleri olduğunu biliyordum. Fakat gözümle gördükçe üzerimdeki etkisi bambaşka oldu.

Aslınur Kaya (20)

Koç Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi

“Otizmli birey sayısı gittikçe artıyor. Bu alanda farkındalığın ve bilgilendirmenin artmasını isterdim. Mesela psikoloji okumama rağmen özel eğitim süreci hakkında benim pek bir fikrim yoktu.”

Devam eden bir yaz tatilinde size para almadan çalışacağım, gönüllü olacağım kararını verdiren motivasyon nedir?

Açıkçası şöyle… Bu kadar eğitim alıyorum ve ailem tarafından bana bu kadar yatırımlar yapılıyor. Bunun karşılığında benim de topluma geri vermem gereken bazı şeyler var. Ben Bodrum’da tatile gitmeyi şu anda değerli bulmuyorum. Benim burada kazandığım şey çok daha başka bir şey, çok daha önemli. Bana değer katan ve gelecekteki hayatımda bana çok daha faydası olacak bir deneyim ediniyorum. Bence herkesin de yapması gereken şeyler bunlar.

 Peki, bu yaz kampı sırasında unutamadığınız bir şey oldu mu? Ya da otizmli bir bireyin çok dikkat çeken bir özelliğini görüp şaşırdınız mı?

Kampa katılan otizmli bir arkadaşımızın inanılmaz bir matematik zekası ile karşılaştım. Ama gerçekten inanılmazdı.

 Bir örnek verir misiniz?

Doğum tarihini söylediğinizde, hangi güne denk geldiğini söyleyebiliyordu. Yani o yıl, ayın on ikisinin hangi güne denk geldiğini akıldan hesaplayabiliyordu. Bir bakıma ayrıştırılan insanların bu kadar ender bulunan özelliklere sahip olması çok ilgimi çekti.

 Kamptan önceki halinizle şimdiki haliniz arasında nasıl bir fark var?

Daha anlayışlı ve sabırlı davranmaya başladığımı sanıyorum. Otizmli çocukların perspektifini de edinebildiğimi düşünüyorum. O yüzden bu çalışma bana çok farklı bir deneyim ve bakış açısı kazandırdı diyebilirim.

Otizmli bireylerin hayatı için bir fark yaratma şansınız olsa ne yapardınız?

Otizmli birey sayısı gittikçe artıyor. Mesela ben psikoloji okumama rağmen özel eğitim süreci hakkında benim pek bir fikrim yoktu. Bu farkındalığın ve bilgilendirmenin artmasını isterdim. Daha fazla insanın özel eğitim sürecine erişimi olmasını sağlardım. Özel eğitim alan çocuklar hiç özel eğitim almamış otizmlilere kıyasla çok daha iletişime açıklar. O yüzden özel eğitim çok değerli bir şey onların hayatında.

Melisa Erşan (21)

Koç Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi

“Otizm zaten beş yaşında belirleniyor diyordum hep. Beş de çok geç değil gibi geliyordu bana. Ama 3 yaşında tanı konulan bir çocuğun nasıl gelişebildiğini görünce aslında erken tanı ne kadar önemliymiş onu anladım.”

 Daha önce hiç otizmli bireylerle çalışmanız olmuş muydu?

Hayır olmamıştı. Derslerden teorisini biliyorduk.

 Peki, yaz kampından önce otizmi nasıl görüyorsunuz bugün nasıl görüyorsunuz?

Eskiden daha belirli bir yere oturtuyordum. Ama şimdi çok zor, çok emek gerektiren bir şey olduğunu düşünüyorum. O yüzden otizmli bireylerin ailelerini, özel eğitimcilerini ve beraber çalıştıkları öğretmenlerini düşündüğümde çok fazla emek, zaman ve fedakarlık gerektiren bir şey olarak görüyorum artık.

 Otizmli bireylerin hayatı için bir fark yaratma şansınız olsa ne yapardınız?

Bağımsızlıklarını kazanmaları için bir çalışma yapardım. Çünkü çok belli ki biz onları bir şeyler yapmaya, yönlendirmeye çalışıyoruz ama onlar sanki kendi diyarlarındalar. Belki de onların diyarı daha güzel bir yer. Çünkü çok güzel bir hayal güçleri var. Ama sonuçta toplum diye bir kavram da var. Onun içinde yer alabilmeleri için bazı bariyerleri yıkmaları gerekiyor. Herhalde bu bariyerleri yıkabilmeleri için bir şeyler yapardım.

 Bu yaz kampında tanıştığınızda sizi şaşırtan otizmli bir birey oldu mu?

6 yaşında bir çocuğumuz vardı. Onun üç buçuk yaşında tanısının konulması ve üç yılda eğitimle ilerlediği nokta beni şaşırttı. Gerçekten erken tanının ne kadar önemli olabileceğini kendi gözlerimle görmüş oldum. Otizm zaten beş yaşında belirleniyor diyordum hep. Beş de çok geç değil gibi geliyordu bana. Ama 3 yaşında tanı konulan bir çocuğun nasıl gelişebildiğini görünce aslında erken tanı ne kadar önemliymiş onu anladım. Duymuştum ama birebir görmüş oldum.